Beş Ermeni Feminist Yazar Osmanlı’da Kadının Sözcüsü Oldu

Beş Ermeni Feminist Yazar Osmanlı’da Kadının Sözcüsü Oldu
Referans Gazetesi
Vercihan Ziflioğlu
25.08.2006

1862–1933 yılları arasında yaşamış İstanbul doğumlu beş Ermeni feminist yazar, kadınların sözcüsü oldu. Kadın haklan savunucularının kitabı Aras Yayınları’ ndan çıktı.

 

Gün geçmiyor ki basında kadına yönelik şiddete ilişkin bir haber yer almasın. Daha anne karnındayken sırf cinsiyeti yüzünden hayatına son verilen kız çocuklarından tutun da töre cinayetlerine kadar tüm dünyada on binlerce kadın sesini duyurmaya bile fırsat bulamadan son yolculuklarına uğurlanıyor. Kadınların hayatları hakkında son kararı “erkekler” veriyorlar. Kadın “namus” oluyor, kadın “korunmaya muhtaç bir yaratık”, kadın “doğrulmaması gereken varlık”, kadın “miras hakkı olma yan”, kadın “recm cezasına çarptırılarak taşlanan”. Bu nedenlerle ki kadın toplum içerisindeki yerini sorgulamaya başladı. İşte bu sorgulamalar “Feminizm” kavramının doğumuna zemin hazırladı…

 

Aras Yayınları’ndan çıkan “Bir Adalet Feryadı: Osmanlı’dan Türkiye’ye Beş Ermeni Feminist Yazar” kitabında, 180ü’lü yıllarda yaşamış olan bu kadınların Osmanlı İmparatorluğu’nda o günün Türk aydınları ile birlikte seslerini duyurmayı başarmaları ve kadın haklarının ateşli savunucuları olmalarının serüvenini anlatıyor.

 

Kitabın Türkçe yayımlanması önemli
Kitabı yayıma hazırlayan ve bunun için üç senelik yoğun bir çalışma süreci geçiren Melisa Bilal ve Lerna Ekmekçioğlu ile kitap üzerine konuştuk. Şu noktanın altını özellikle çizmekte fayda var ki bu beş yazar her ne kadar Ermeni toplumuna ait aydınlar olsalar da yaşadıkları dönemde Osmanlı-Müslüman kadınlarıyla da ortak çalışmalar yürütüp Ermeni kimliklerinin ötesinde, sadece “kadın” kimlikleriyle ön plana çıkmışlar. Melisa Bilal ve Lerna Ekmekçioğlu, Osmanlı Ermeni kadınıyla ilgili kaynakların yetersizliğinden yola çıkarak bu kitabı hazırlamaya karar vermiş. Var olmasına karşın çeşitli nedenlerle İstanbul’daki kimi kaynakların kullanımı için izin alamayan ikili, yılmadan yollarına devam etmişler. Öğrenci harçlıklarıyla Türkiye (kişisel arşivler, Ermeni Öğretmenler Derneği) Lübnan, Ermenistan, Amerika ve Budapeşte’de akademisyenlerle internet ve telefon aracılığıyla bağlantı kurarak, kimi zaman bir araya gelerek bu çalışmanın sonuçlanmasını sağlamışlar. Bu kitabın Türkçe olarak yayımlanmasının kendileri için önemine değinen Melisa Bilal, bu kadınların Ermeni toplumuna ait yazarlar olmaktan öte, Osmanlı kadınının sesi olduğunu ve bu beş yazarın da İstanbul’da doğan aydınlar olduğunu belirtiyor.

 

Melisa Bilal, aynı coğrafyayı paylaştığımız bu topraklarda bu beş öncü feminist kadın yazarı Türk aydınına tanıtına misyonunu üstlenmenin keyfini yaşadıklarına değiniyor. Lerna Ekmekçioğlu, konunun bir diğer boyutuna işaret ederek düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor: “Kadınların görünür kılınma davası var, azınlıkların da aynı şekilde. Azınlık-kadın olanlar en görünmeyenler. Hem şimdi hem geçmişte bir kadın olarak gösterdikleri çabayı dile getirmek istedik.”

 

Ermeni Kadın Tarihi ile ilgili dokümanların yok denecek kadar az olduğunu belirten Melisa, bu kaynakların da İngilizce olduğunu belirtiyor. Sınırlı sayıdaki bu kaynakların da gereken ihtiyaca yanıt vermediğini belirten Melisa Bilal “Umarım bizim yaptığımız bu çalışma bir basamak ve araştırmacılar için başvuru kaynağı olur” diyor. Melisa Bilal ve Lerna Ekmekçioğlu zorlu geçen üç sene sonucunda hazırladıkları kitap için “Bu kadınlar 100 yıl önce bunları söyleyebilmişlerse biz bugün daha neler yapabiliriz, yakınmamalıyız ve sesimizi duyurmayı bilmeli ve haklarımızın arkasında sonuna kadar durmayı bilmeliyiz” diyor. Bilal, derlemede beş yazarın edebi eserlerini değil de siyasi ve kadın haklarıyla ilgili yazılarını kitaba dâhil ettiklerini belirtiyor.

 

Azınlık olarak değerlendirilmemeliler
Lerna Ekmekçioğlu şu noktanın altını özellikle çiziyor: “Müslüman kadınlar yeri geldiğinde aynı paydada birleşmişler, dayanışma yapmışlar. Hayganuş Mark’ın Hay Gin (Ermeni Kadın) dergisinde editoryal yazısını kitaba aldık. ‘Türk kadınının rolü’ adında. Orada Türk kadınlarının oy hakkını almalarıyla ilgili görüşleri var yazarın.”

 

Araştırmacılarımız Rum, Ermeni, Çerkez bu topraklarda doğan herkesin bu toprağın öz evladı olduğunu ve onların Türk kimliklerinin göz ardı edilip azınlık kavramı içerisinde sıkıştırılmamaları gerektiğini dile getiriyor. “Kitabın sonuna eklenen ve çeşitli kişi, kurum ve kavramlarla ikili detay ve açıklamalar bölümü okurun ilgili metinlere ve döneme daha kolay nüfuz etmesini sağlarken hazırlanan seçilmiş kaynakça daha derinlemesine okumalar için yol gösteriyor” diyor Lerna ve Melisa. Beş Ermeni feminist yazarın ve çağdaşlarının fotoğraflarından oluşturulan fotoğraf albümü ise kitabı görsel açıdan zengin bir kaynak haline getiriyor.

 

Kitapta da yer alan Hayganuş Mark’ın sözleri durumu özetliyor aslında: “Bir kadın olarak yüklendiğim sorumlulukların altında ezilirken bunun karşılığında bana verilen haklar yok denecek kadar azdı. Feminizmin ‘bir adalet feryadı’ olduğuna iyiden iyiye inanmıştım.”

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.