Kadın haklarının, toplumsal ve sınıfsal haklardan ayrışarak, yalnızca cinsel kimlikle ifadesi, tarihin belirli bir dönemecinde kadın hakları savaşçıları ile işçi sınıfı savaşçılarının yollarını ayırmıştır. Avrupa’da. Bu yol ayrımının hâlâ sürdüğü de bütünüyle söylenemez. Kadın hakları savunucularının ya da feministlerin ideolojilere göre örgütlenip etkinlik gösterdikleri, yalnız kendi ülkelerinde değil, kendi ideallerine uygun başka ülkelerde de etkinlik gösterdikleri, sağır sultan dışında herkesçe biliniyor. Örneğin Belçika’da Amazone adlı bir feminist örgüt, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki kadınların din ve geleneklerle ilişki ve çelişkilerini irdeliyor. Toplantılardan biri de Türkiye’de yapıldı.
Bu topraklardaki kadın hakları savaşımının tarihinin bütününü yeni yeni öğrendiğimiz söylenebilir. Genç bilim kadınları Osmanlı döneminde hak arama ve kadınları aydınlatma ile uğraşan örgüt, kurum ve kuruluşların bilgilerini kütüphane kazılarıyla ulaştırıyorlar bize. Bu konuda daha çok Müslüman kadınların kurumlarının sözü ediliyor elbet. Bugünlerde yayımlanan bir kitap “Bir Adalet Feryadı”, Osmanlı topraklarında birlikte yaşayan halkların kadınlarının yazgısının birbirinden pek farklı olmadığını kanıtladı. Görücülükle evlenme, evlendikten sonra ilk çocuğu olana kadar kaynana ve kayınvalideyle konuşamama (gelinlik etmek / munç bahel), istemediği birine verilme bu kitaptan anlaşıldığına göre yalnızca Müslüman kadınların yazgısı değilmiş. Çünkü, “Bir Adalet Feryadı” “Osmanlı’dan Türkiye’ye Beş Ermeni Feminist Yazar”la ilgili.
Kitabı derleyen Lerna Ekmekçioğlu ve Melissa Bilal, “Feminizmin Ermenicesi” başlıklı sunuşta kitabı özetle şöyle tanıtıyorlar: “Osmanlı kadınlarının, aile eğitim, çalışma ve siyaset alanlarındaki özgürleşme mücadelesi 19. Yüzyıl ortalarından itibaren başladı. Bu mücadeleyi veren kadınlardan bazıları Ermeniydi… Bu Ermeni feministler nasıl bir dünya tahayyül ediyorlardı; onlar için eşitlik ve özgürlük ne ifade ediyordu; hangi yollarla elde edilecekti? Bu kitap İstanbul’da doğan ve etkileri Anadolu, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasına yayılan Ermeni kadın hareketinin beş öncü aktivist yazarının (Elbis Gesaratsyan,Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur (Sibil), Zabel Yesayan, Hayganuş Mark) hayat hikayeleri, faaliyetleri ve yazdıklarına odaklanarak, bu ve benzeri sorulara yanıt bulma yolunda bir girişimdir.”
Bu girişim bu beş kadınla birlikte, onların siyasi duruşlarını, bu siyasal tavırların dönemin Osmanlıcılık, Milliyetçilik ve Sosyalizm gibi toplumsal projeleriyle ilişkilerini de aydınlatacak belgeleri gün yüzüne çıkarmayı deniyor. Kitabın çevirileri bir elbirliği/güç birliği örneği: Zülal Kılıç, Satenik Alanyan, Anjel Selver Çekem, Takuhi Tovmasyan, Melissa Bilal,Maral Aktokmakyan, Payline Tovmasyan, Talar Şilelyan, Sırpuhi Bilal… Albüm ve kaynakça titizlikle hazırlanmış. Başka titiz bir çalışma sonucu da Dizin. İşçi sınıfı tarihimize, kadın emekçiler açısından baktığımızda İslam ve Hıristiyan kadınların sınıf kardeşliğiyle, ortak direniş ve eylemlerle karşılaşıyoruz. Bu tür çalışmaların emek tarihine de yönelmesini diliyorum. Halk şarkılarında sevdiğine verilmediği için ağlayan: “Beni sevdiğime verseydiniz, onunla kümeste bile mutlu olurdum” diyen Ermeni gelinle, “Yiğidim yiğit olsun, konağım çalı dibi” diyen Türk gelinin ortak emek macerası da dinlenilmeye değer.