Yemek yemek harika bir şey. Biliyorum pek çoğunuz da benimle aynı fikirdesiniz. “Yemeği sevdiğin oranda yemek yapıyor musun?” diye soracak olursanız yanıtım “maalesef hayır” olur. Ama mutfağın, bir evin kalbi olduğunu düşünürüm.
Yemek yaparken geçirilen zamanın insanın ruhunu dinlendirdiği bir zaman olduğuna, rendelenen soğanın, küp küp doğranan domateslerin, çırpılan yumurtaların, sıkılan limonların, bir fiske tuzun, mis kokan zeytinyağının bazen insanı en yakın dosttan daha iyi ettiğine inanırım. Bir de yemek tarifi okumaya bayılırım. ‘Hem yemek yapmıyorsun, hem de tarif okuyorsun, bu ne biçim iş?’ diye düşünebilirsiniz. Galiba mutfağı sevip de uğraşmıyor olmamdan kaynaklanıyor yemek tarifi okuma merakım. Ve hep bir gün mutfağa girme ihtimalimin bulunmasından… İşte o gün geldiğinde okuduğum tarifler sayesinde birden harika şeyler döktürecekmişim hayaline kapılıyorum.
Bunun bir tecrübe, yetenek, el işi olduğunu bilmeme rağmen…
Yemek kitaplarındaki, dergilerindeki, gazetelerin kıyı köşesindeki tariflerin yanı sıra, yakınlarımın tarif defterlerini de karıştırırım. Bir gün deneme ihtimaliyle bazısını not etsem de, daha çok okurum. Üç yumurtanın bir bardak toz şekerle çırpılırken aldığı apak bulutsu görüntü gözlerimin önüne gelir, iki yemek kaşığı zeytinyağının yayvan bir tencereye konduğunda nasıl yayılacağını düşünürüm ya da yarım kilo köftelik, iki kere çekilmiş yağsız kıymanın kavuşacağı lezzeti tahmin ederim. Anlayacağınız bu tarifleri okumak beni iyi eder.
Topik, anuşabur, havidz
Hal böyleyken, yani ben kuru kuru tarif okumaktan bile zevk alırken, edebiyatla zenginleştirilmiş yemek tarifleri okumak beni ne kadar mutlu eder,varın siz düşünün. Selim İleri’nin yemek kültürü ve mutfağımızın geleneği üzerine yazdığı, tariflere yer verdiği kitabı ‘Evimizin Tek Istakozu’ bayılarak okuduğum kitaplardan. Bir de doğum günümde hediye aldığım bir kitap var ki harika: ‘Sofranız Şen Olsun’. Takuhi Tovmasan’ın yazdığı bu kitabın başında ‘yemek ve anı’ kitabı olduğu belirtiliyor. Kitapta yer alan yemek tarifleri, bu topraklarda yaşayan geniş bir Ermeni ailesinin hikayeleriyle veriliyor.
Yazar Tovmasan, aslında irmik helvasını tarif etmek için kaleme aldığı bölümde babaannesi Takuhi’nin, üvey oğlu küçük Mardik’i Çorlu’ya gönderdikten sonra bir ömür boyu, -80 yaşında ölünceye kadar- nasıl vicdan azabı çektiğini, Mardik’i bulma düşüncesinin, nasıl anasından babasına miras kaldığını, onlarca yıl –ölmüş olabileceğini hiç akıllarına getirmeden- bıkıp usanmadan onu nasıl aradıklarını ve nihayetinde kendisine de aynı mirasın intikal edişini anlatıyor. Ve sonra da Mardik’in canı için bir irmik helvası kavuruyor işte.
Bu kitapta Ermeni mutfağından topik, anuşabur, havidz gibi özel yemeklerin tariflerini okurken, bu yemekleri pişirenlerin ve yiyenlerin duygularını hissediyor, hayatını gözlerinizin önüne getiriyorsunuz. Ayrıca Tovmasan, yemek tariflerini öyle lezzetli anlatıyor ki hemen pişirip yiyesiniz geliyor.
Yemek tarifi okumanın tadı
Bu kitaplardan başka bir de yemek tarifleri okuduğum iki site var: www.gazetem.net, www.portakalagaci.com . Gazetem.net, aslında siyaset, borsa, spor, sanat yazılarının olduğu, yazarları arasında Ahmet- Mehmet Altan, Can Dündar, Sevin Okyay, Ali Bayramoğlu gibi isimlerin yer aldığı bir haber sitesi. Fakat ‘yazarların mutfağından’ diye bir köşesi var. Her hafta sitenin bir yazarı kendi anlatımıyla bir yemek tarif ediyor ve okuması çok keyifli tarifler yayınlanıyor. Ahmet Altan kadınbudu köfte tarifine şöyle başlıyor örneğin: “Bizim çocukluğumuzda kuru köfte-patates kızartmasından sonra hasretle beklediğimiz yemeklerin başında kadınbudu köfte gelirdi. Onların o saçaklı görüntüleriyle tavadan alınıp mutfak tezgahının üzerindeki yağlı kağıtlara yerleştirilmesini sabırsızlıkla izler, mutfağın boş olduğu bir anda onlardan birini daha masaya gitmeden, bir kedi yavrusu çevikliğiyle çalıp, yemeyi hayal ederdik. Kadınbudu köfteye olan bağlılığımda o günden bu yana hiçbir şey değişmedi.” Tadına doyulmaz tarifler, tadına doyulmaz yazılarla bu sitede yer alıyor. Portakalagacı.com’a gelince… Bu siteden bahsetmek için yerim kalmadı. Ama siz o siteye girerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Bu kadar laftan sonra yemek tarifleri okumanın tadına bakarsınız artık. Eminim en az yemek yemek kadar hoşunuzu gidecek…