Aras Yayıncılık’ın “İstanbullu Ermeni Kadın Yazarlar” başlıklı yeni edebiyat serisinin ilk kitabı Mayda, yalnızca bir roman değil, hem edebi hem de toplumsal bir başkaldırının simgesi.
Sırpuhi Düsap’ın kaleme aldığı ve 1883’te İstanbul’da, Zartaryan Matbaası’nda yayımlanan Mayda, Batı Ermenicesi edebiyatında bir ilki gerçekleştiriyor. Düsap bu romanıyla yalnızca…
Bu eser, Ermenice edebiyatın yaşayan en üretken ve etkili isimlerinden Rober Haddeciyan’ın Tavan adlı romanının devamıdır. Haddeciyan, toplumsal belleği bireyin kırılgan bedeni ve zihinsel sürekliliği üzerinden ele almayı başaran nadir yazarlardandır. Tavanın Öte Yanı, bireysel ve kolektif hafıza arasındaki ilişkiyi sorgulayan, göç etmenin hem fiziksel hem düşünsel sonuçlarını göz önüne seren, çağdaş Ermenice yazının önemli metinlerinden biri olarak dikkat çekiyor.…
Gerard J. Libaridian’ın 1978-2017 arasında yazdığı makalelerden, yaptığı konuşmalardan ve röportajlardan oluşan bu kitap, Ermenistan ve Türkiye devletleri arasındaki ilişkiler ve müzakere süreçleri kadar Ermeni ve Türk halkların ve akademisyenlerin ilişkilerini de kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Libaridian, geçmişin yeniden tahayyül edilmesi, bugünün ve geleceğin yeniden tasavvur edilmesine ilişkin öneriler sunarken, Ermeniler ile Türkler arasındaki meselelerin kökenlerini ve meselelerin çözümünü…
Osmanlı İmparatorluğu’nda sahneye çıkan ilk profesyonel kadın oyuncunun yaşamına ve dönemin kadın mücadelesine dair derin bir keşif.
Barkev Balımyan, Arusyak Papazyan’ın yaşamöyküsünü, tiyatro aşkıyla ve gücüyle şekillenen bir direniş öyküsüne dönüştürerek aktarıyor. Batı tarzı tiyatronun Osmanlı topraklarına girişi ve kadın oyuncuların sahneye çıkma mücadelesi üzerinden Osmanlı halklarının ve özellikle Osmanlı Ermeni toplumunun kadınlara bakışını derinlemesine inceliyor.
Gavroşname, Yervant Tolayan’ın, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde İstanbul’da yaşayan Ermeniler ve Türkler arasındaki ilişkilere, özellikle tiyatrocuların ve gazetecilerin kültürel, sanatsal ve politik yaşamına odaklanarak kaleme aldığı anılarından oluşuyor. Kitapta zikredilen büyük küçük isimler, ayrıntılarıyla resmedilen gelenekler, nüktedan bir dille aktarılan anekdotlar ve incelikli bir şekilde gözlemlenmiş sosyokültürel ilişkiler ve özellikle zengin teatral bilgiler açısından geçmişe dair eşsiz bir kaynaktır. Sonraki…
Narine Abgaryan tarafından Rusça kaleme alınan Gökten Üç Elma Düştü, Maran adlı küçük bir dağ köyünde, savaşın, yoksulluğun ve kayıpların gölgesinde hayata tutunmaya çalışan köy sakinlerinin, kehanetler, felaketler ve mucizelerle örülü yaşamlarını Anadolya Sevoyants karakteri ekseninde anlatıyor. Felaketlerin ortasında bile yaşamın devam ettiğini, mucizelerin en umulmadık anlarda gerçekleşebileceğini hatırlatıyor.
Mehmet Fatih Uslu’nun 2011-2023 yılları arasında farklı mecralarda yayımlanmış yazılarının yanı sıra ilk defa gün ışığına çıkan incelemelerinden oluşan bu derleme, Ermenice edebiyatın ana meselelerine, gelişim sürecindeki duraklarına, öne çıkan edebiyatçılarına ve yapıtlarına odaklanıyor ve 1850’den 2020’ye uzanan geniş bir zaman dilimini kapsıyor. Batı Ermenice edebiyatla tanışmak isteyen okur için genel anlamda bilgilendirici ve merak uyandırıcı nitelikte ve giriş düzeyinde…
Gazeteci Serdar Korucu, Türkiye Ermenilerinin 1970’lerin başından 1990’ların ikinci yarısına kadar olan dönemdeki sosyal hayatlarını, kolektif tecrübelerini dönemin basınından topladığı verilerin yanı sıra Türkiye Ermeni toplumundan o günleri yaşayan 22 kişiyle yaptığı röportajlar ışığında inceliyor. ASALA eylemlerinin, 12 Eylül darbesinin ve PKK’nın ortaya çıkışının Türkiye Ermenilerinin hayatını nasıl etkilediğini, bunlar vasıtasıyla maruz kaldığı baskıyı gözler önüne seren bu kitap, 12…
Ümit Kurt ve Ara Sarafian’ın editörlüğünde Owen Miller, Emre Can Dağlıoğlu, Ümit Kurt, Nilay Özok-Gündoğan ve Varak Ketsemanian’a ait beş makaleden oluşan bu kitap, geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’nda taşradaki Ermeni ve Kürt toplumlarının hem birbirleriyle hem merkezi hükümetle olan ilişkilerini hem de kendi iç siyasetlerini ele alıyor. Miller, Kurt ve Dağlıoğlu’na ait üç makale 1895-1896 Hamidiye katliamları sırasında Kilikya, Antep…
Sanatla iç içe geçmiş bir yaşamı anlatan Bir Hayat Bol Sohbet, Sosi Cındoyan'ın çocukluk yıllarından başlayarak tiyatro sahnesindeki yolculuğunu ve sanata olan tutkusunu samimi bir dille aktarıyor. Cındoyan anılarında Ses Tiyatrosu'yla adım attığı dünyayı, yani tiyatro sahnesinin ona sunduğu özgürlüğü ve yaratıcılığı derinlemesine anlatırken, aynı zamanda sanata olan sevgisinin nasıl bir hayat biçimine dönüştüğünü de gözler önüne seriyor.
Kitap, aynı zamanda…