Kategori | Öykü |
Dili | Türkçe |
Çevirmen | (Ermeniceden) Nurhan Büyük Kürkciyan |
Kapak tasarımı | Aret Gıcır |
Baskı bilgileri | 1. Baskı, Ekim 2001 2. baskı, Ekim 2002 |
Sayfa ve boyut | 160 sayfa, 13x19,5 cm |
ISBN | 9789757265429 |
Kategori | Öykü |
Dili | Türkçe |
Çevirmen | (Ermeniceden) Nurhan Büyük Kürkciyan |
Kapak tasarımı | Aret Gıcır |
Baskı bilgileri | 1. Baskı, Ekim 2001 2. baskı, Ekim 2002 |
Sayfa ve boyut | 160 sayfa, 13x19,5 cm |
ISBN | 9789757265429 |
Yerelden evrensele giden bir edebiyat damarında, el emeği göz nuru ile işlediği öyküleriyle, Mıntzuri, köy gibi makro ölçekte bir düzlemden yola çıkıp, tüm insanlığa ait makro düzeydeki tasaların anlatıcısı olmayı bu kitapta da başarıyor.
Ermeni edebiyatının son iki yüzyılında büyük önem taşıyan köy edebiyatı geleneğinin, Anadolu'daki temsilcileri Palulu Melkon Gürciyan, Muşlu Keğam Der Garabedyan, Harputlu Hovhannes Harutyunyan, Siverekli Rupen Zartaryan'dan sonraki son halkalardan biri olan Mıntzuri özenli Türkçe çevirilerle ölümünden yıllar sonra yeniden doğuyor.
Türkçe okurun ilk olarak Tarih Vakfı yayınları arasında çıkan İstanbul Anıları adlı eseriyle tanıdığı Mıntzuri, Armıdan Fırat'ın Öte Yanı ve Atina Tuzun Var Mı? adlı derlemelerden sonra yine Erzincan ve yöresini, artık tarih olmuş şölenleri ve capcanlı renkleriyle, köyü Armıdan'ı, yörenin insanlarını, Ermenileri, Türkleri, Rumları, Lazları, Kızılbaşları anlatıyor Kapandı Kirve Kapıları 'nda.
Yukarı Armıdan'dan Der Boğos'u getirdiler. Üzerindeki Kürt entarisi, belindeki kuşağı ve kısa saltasıyla Ermeni papazından çok bir Kızılbaş dedesini, Kürt seyidini andırıyordu. Hesso'yu oturttular, başına İncil okudu, haçıyla suyu kutsayıp şefaat diledi. Sılo, Ğına, Gaar, sıra mağaralarda na kadar çocuk, kadın, erkek varsa, Sılo'nun hasta veya ayağı kırık olduğu için mağarada kalan birkaç keçisi dahi, hepsi ayağa kalktılar, sanki kendileri hastaymış gibi huşuyla dinlediler. Haçla kutsanan suyu Hesso'ya içirdiler, İncil'i, haçı öptürdüler, kendileri de öptüler.
Zınzınut'ta Mercan Bacı vardı. Karabudak kıyılarında, ta Hami'deki kızıl tuz ocaklaına kadar beş altı köyü vardı ki, ona bir aziz gibi taparlardı. Ruhun beden değiştirdiğine inanırlardı. Ölüm onlar için bir son değildi. Mercan Bacı ölümün bir aşama, değişimin başlangıcı olduğu fikrini yayardı. Belindeki kuşaktan üç çift tel gönderdi, hastanın boynuna bağladılar.
Dersim'in Ovacık'ından içerde, Behre Beli geçidinin devamında, Kuzucan yönünde uzanan Munzur dağlarında, Kutu Deresi'ne bakan bir tepenin üstünde Dujik Baba'nın mezarı vardır. Kutsal bir kilimle kaplıdır mezar. Eğer sonbahar rüzgârı mezarın üzerindeki kilimi hareket ettirir de üç kere havalandırır indirirse, bu iyiye alamet sayılır, soygun ve talan tehlikesinin olmadığına hükmedilir. Mezardan toprak aldılar, kilimin tellerinden getirip hastanın dudaklarına, vücuduna sürdüler.