200,00 ₺
Etiket Fiyatı: 400,00 ₺
Ermenice romanın zirvelerinden biri olarak kabul edilen Amira’nın Kızı, ilk yayımından tam 116 yıl sonra Türkçede. İlk olarak 1904’te tefrika edilen roman, yazarı Yervant Sırmakeşhanlıyan’ın (namı diğer Yeruhan) Osmanlı Ermeni toplumuna yönelik keskin eleştirilerine yer verdiği sivri dilli bir taşlama. Çağdaşları Zola ve Daudet’den esinlenen ve miadını doldurmuş amiralık müessesenin yozlaşmışlığını Baronyanvari bir hicivle gözler önüne seren Yeruhan’ın bu kült eseri, kimi zaman komik, kimi zaman absürt öğelerden beslenirken, melodrama da göz kıpıyor. Renkli, hareketli, gürültücü bir olay örgüsü içinde, 19. yüzyıl sonu İstanbulu’ndan türlü tipleme ve karakterler romanda adeta bir resmigeçide çıkıyorlar. Tek derdi halkın parasını çalmak olan bir sözde entelektüel, kifayetsiz muhteris bir amira torunu, saf aşkın değerini bilemeyen bir genç kadın, yalancı bir kâhya ve daha niceleri, dedikoducu ve riyakâr mahalle ortamında karşımıza çıkıyor, belki de bize, hep birlikte, Osmanlı Ermeni toplumunun çöküşünü haber veriyorlar. Amira’nın Kızı Türkiye’de erken dönem romanın en iyi örneklerinden biri.
“Sonra bizim Nekdar’a sordum, o da Fulyane’nin başını hekimlerin yaktığını söyledi.”
“Boş laf,” dedi Mergeryan. “Fulyane’nin öleceği varmış ölmüş. O aptalların sözüne ne önem veriyorsun. Onlar doktoru, hekimi, tabibi ne bilir? Bak, Doktor Katipyan’ı parmakla gösteriyorlar. Padişahın, paşaların huzuruna çıkıyor, nabızlarına bakıyor. Hangi zanaatta bu marifet var, ha? Evladın yarın öbür gün büyüyüp öyle meşhur bir doktor olsa, el üstünde tutulsa, hoşuna gitmez mi? Dağ gibi Doktor Margosyan diye dünya âleme adını duyursa, yağ bağlamaz mısın Hanım.”
Mergeryan’ın doktorluk mesleğine düzdüğü bu methiyeler, Margosyan Hanım’ın son kararsızlığını bertaraf etti. Gözleri ihtişamın verdiği gururla parlıyordu.
“Demek padişahın huzuruna da çıkabilir” diye kendi kendine söylendi mest olmuş halde.
“Tabii ya! Tanınmış bir doktor olduktan sonra… Bir bakmışsın sultanlardan biri hastalanmış, padişah Doktor Margosyan’a bir yaver göndermiş. O da kalkıp saraya gitmiş. İşte bu kadar! Padişahın hekimi oldu bile. Günün birinde de Allah kısmet ederse hekimbaşısı…”
“Hekimbaşısı!” dedi Margosyan Hanım, hülyalar içinde.
1870'de İstanbul, Hasköy'de doğdu. İlköğrenimini, semtin Nersesyan Okulu'nda aldı. Eğitimine, 1886'da Galata'daki Getronagan Ermeni Lisesi'nde devam etti. Okulun müdürü, dönemin ünlü aydınlarından Minas Çeraz'dı. Bu okulda, geleceğin tanınmış Ermeni aydınlarından Arşak Çobanyan ile sınıf arkadaşı oldu. Çalışkan bir öğrenci değildi, hastalığı nedeniyle bitirme sınavlarına da katılamayınca okuldan ayrıldı. Okuyamamanın eksikliğini, kendini eğiterek giderdi. Kısa zamanda Fransızca öğrendi ve Fransız gerçekçi yazarların eserlerini okudu tarihe merak sardı. 1889'da Dzağig [Çiçek] adlı dergide ilk yazı denemeleri yayımlandı. 1890'da Arevelk [Doğu] Gazetesi'nin yayın kurulunda, yardımcı bir görev aldı. 1891'de ise aynı dergide yayımlanan Babugı [Dede] adlı hikâyesiyle, Arpiar Arpiaryan, Hırant Asadur, Dikran Gamsaragan ve Krikor Zohrab gibi isimlerin dikkatini çekti. Krikor Zohrab'ın 1893'te çıkardığı Masis adlı haftalık dergide yayımlanan hikâyeleri, gelecekteki başarılarını müjdeliyordu.
1896'da Ermenileri hedef alan olayların yarattığı kargaşa ortamından dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bulgaristan'ın Varna şehrine yerleşti. Şarjum [Hareket] adlı bir gazete ve Şaviğ [Yol] adlı bir dergi çıkardı. Bu dönemde, İstanbul'da Püzantion, Jamanak [Vakit] Paris'te ise Anahit gazetelerinde Kağtagan [Göçmen], Y. Kağtagan ve Aşuğ [Âşık] mahlaslarıyla yazıları yayımlandı.
Gağıntçek [Noel Hediyesi], Saylort [Arabacı], Aryan Ujı [Kanın Gücü], adlı hikâyeleri yayımlandı ayrıca bitiremediği romanı Kağtagannerı [Göçmenler] 1900'de Şaviğ dergisinde tefrika edildi. Yazılarında, kendisi gibi gurbette yaşayan Ermenileri anlattı.
Başyapıtı sayılan Amirayin Ağçigı [Amira'nın Kızı], 1902'de Şaviğ'de, Merjıvadz Serı [Karşılıksız Sevgi] adıyla tefrika edilmeye başlandı.
1904'te Mısır'a geçti. Sımpad Pürad'la birlikte Sisvan adlı aylık dergiyi çıkardı. Siyasi bir suikasta kurban giden Arpiar Arpiaryan'ın yerine, Lusaper [Aydınlatan] dergisinin başyazarlığını üstlendi.
II. Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle 1908'de İstanbul'a döndü. Edebiyatta Ermeni gerçekçiliği temsilcilerinin eserlerini yayımlayan Arevelk Gazetesi'nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Getronagan Lisesi ve Üsküdar'daki Surp Haç Okulu'nda Ermenice dersleri verdi.
1910'da Merjıvadz Serı, Amirayin Ağçigı adıyla Arevelk'te tefrika edildi. 1911'de Giyankin Meç [Hayatın İçinde] adlı bir öykü kitabı yayımlandı. 1912'de Vosdan adlı dergide, Harazad Vorti [Öz Evlat] adlı romanı yayımlandı. Bu eser, daha sonra Harput'ta tiyatro eseri olarak yeniden basıldı.
Mezre'deki [Elazığ] Getronagan Okulu'nda 1913'te müdürlük yapmaya başladı. Çeşitli yazı ve öyküleriyle İstanbul Ermeni basınında yer almaya devam etti.
Harput'tan 1915'te tehcir edildi. Öğretmen-yazar Hovhannes Tılgadıntsi, Rahip Bısag Der Khorenyan, Yeprad Koleji öğretmenleri, eşi ve iki çocuğu ile birlikte, Elazığ-Diyarbakır yolu üzerinde, Mastar Dağı'nda, Deveboynu adıyla anılan yerde öldürüldü.
Agos Kirk Murat Cankara 22.05.2018