210,00 ₺
Etiket Fiyatı: 420,00 ₺
Ankaralı bir Katolik Ermeni olan Simon Arakelyan’ın 1915’te yaşanan tehcir ve katliamlar sırasında hayatta kalmasının hikâyesini aktaran “Ankara Vukuatı: Menfilik Hatıralarım”, 122 günlük dehşetli bir yolculuğun kronolojisi. 1921’de Ermeni harfleriyle Türkçe olarak yayımlanan ve Latin harfleriyle ilk kez gün yüzü gören kitap, Reji idaresinde memur olarak görev yapan Arakelyan’ın ve çevresindekilerin başından geçenleri tüm canlılığı ve gerçekliğiyle ortaya koyuyor.
Arakelyan’ın anlatımına göre, 1915 yazında Ankaralı Ortodoks Ermeniler katledilirken sıranın kendilerine geleceği günü korkuyla bekleyen Katolik Ermeniler nihayet gruplar halinde tutuklanır ve kötü muamele, saldırılar, açlık ve doğa koşullarıyla mücadele edecekleri bir ölüm yolculuğuna çıkarılır. İlk hedef olarak belirlenen Tarsus’tan sonraki durak, hayatta kalma ihtimalinin neredeyse hiç olmadığı Der Zor çölleridir. Arakelyan’ın aklında tek bir şey vardır: Ne yapıp edip Der Zor’a gitmekten kurtulmak. Neyse ki talih onun yanındadır. Okuyanın nefesini kesen bir kaçış sürecinden sonra kurtulur ve çaresizlik dolu hatıratını 1921’de İstanbul’da yayımlar.
Arakelyan’ın hatıratı, resmi tarih anlatısına göre tehcir ve katliamlara uğramayan Katolik Ermenilerin 1915’te neler yaşadıkları, tehcirin koşulları, gasp edilen mülkler ve 1917 Ankara Yangını konularına birincil elden ışık tutuyor. Ancak kitabın değeri sadece bunlarla sınırlı değil. Sıradan bir Osmanlı Ermenisinin o günlerde neler hissettiğini, maruz kaldıklarını nasıl değerlendirdiğini, kendi iç hesaplaşmalarını olanca çıplaklığıyla anlatan metin, Felaket’in içinden bir insanın hikâyesini, aracısız, doğrudan ulaşılır kıldığı, ete kemiğe büründürdüğü için de son derece orijinal ve özel. Murat Cankara’nın editörlüğünde ve çeviriyazısıyla hazırlanan eser, Arakelyan’ın ince bir Osmanlıcayla yazılmış cümlelerini kendi ağzından okumak isteyenler için orijinal metnin transliterasyonunu da içeriyor.
Komiser Mümeyyizi Ali Efendi her nasıl olduysa Ankara’ya döndüğümü haber almıştı. Gerçi bu adam beni tekrar tutuklamaya teşebbüs etmedi, fakat ben tabii ki korkuyordum. Ankara’da daha fazla kalmak kesinlikle tehlikesiz değildi. Ayrıca ortalıkta “Hiçbir Ermeni ve Ermeni Katolik bırakmayacaklar, hepsini de süreceklermiş” türünden rivayetler dolaştığından, kaçmaya, o “uğursuz” yerden çıkıp İstanbul’a gitmeye karar verdim.
O “uğursuz” yer mi? Ecdadımızın yattığı mukaddes toprak, doğduğumuz yer olan sevgili ve aziz vatan! Biz senin su ve toprağınla yoğrulduk, temiz havanda yetişip boy attık. Birçok sevdiğimizi ebedî istirahatleri için senin kucağına teslim ettik, senin sinene gömdük. Her dağında, her derende bir hatıramız defnedilmiştir. Her dağına, her ağacına fevkalade muhabbetimiz vardır. Çocukluğumuzun masum yadigârları, gençliğimizin tatlı hayalleri hep sende saklıdır. Seni her yerde özler, daima hasretle yad ederken, senin için ne kadar ağır bir söz söyledim! Biz seni cidden seviyorduk, hâlâ da seviyoruz. Ey, aziz vatan! Sen bizim için her zaman mukaddessin. Bizi senden soğutmak isteyenlere, bizi senden ayıranlara binlerce lanet olsun!
Hakkında çok az bilgi bulunan Simon Arakelyan Ankara’da doğdu ve büyüdü. Reji’de memurdu. Evliydi ve bir kız çocuğu vardı. Anadili büyük bir olasılıkla Türkçeydi; Fransızcası, Osmanlıcası ve Ermenicesi ise gayet iyiydi. 1915 yazında tüm Ankaralı Ermeniler gibi “tehcir” adı altında ölüm yolculuğuna çıkarıldı. 122 günlük bir dehşetin ardından mucize eseri hayatta kaldı, İstanbul’a gitti. 1918’de imzalanan mütareke antlaşmasından sonra Ankara’da Ermenilere yönelik katliamlarla ilgili açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. 1921’de tehcir sırasında yaşadıklarını anlattığı Enkare Vukuatı’nı Ermeni harfleriyle Türkçe olarak yayımladı. 1922’den sonra Fransa’ya göç etti, 1939’da Fransa vatandaşı oldu ve aynı yıl Paris’te öldü.
Evrensel Nevzat Onaran 30.10.2017
İleri Haber Gökçesu Özgül 08.10.2017
CNN Türk Kültür Sanat 18.08.2017
Bianet Serdar Korucu 12.08.2017