129,75 ₺
Etiket Fiyatı: 173,00 ₺
1915’te Ermenilerin yaşadıkları, özellikle son yirmi yılda pek çok çalışmaya konu oldu, ancak Ermeni Evine Figan Kuruldu, belki de daha önce hiç denenmemiş bir şeyi yapıyor ve Büyük Felaket’in iz ve etkilerini halk sanatçıları tarafından söylenmiş destanlarda arıyor. Akademisyen Ayhan Aktar, soykırımdan sağ kalan ve Halep yöresinde hayata tutunan âşıkların Ermeni harfleriyle Türkçe olarak basılmış destanlarını ele alırken, hem yazarlarının 1915 ve sonrasında birey olarak deneyimlerine odaklanıyor hem de farklı yönleriyle soykırım-sonrası yaşantının temel meselelerine dikkat çekiyor. Bu destanlar bir anlamda sağ kalanların hikâyesini, uğradıkları ayrımcılığı, tehcir sonrasında yeni bir hayat kurmaya çalışırlarken neler yaşadıklarını anlatırken, bir yandan da onların başlarına gelenleri hangi ruh halleriyle karşıladıklarını, dünyayı ve çevrelerinde olan bitenleri nasıl algıladıklarını gösteriyor. Kitapta yer alan bazı destanlar ölümcül tehcir yürüyüşünü, bazıları Antep, Urfa, Maraş gibi şehirlerde daha sonra yaşanan çatışmaları anlatırken, kimileri de Ermenilere yeni bir yurt olan Halep’teki yaşamın zorluklarını ya da modernleşen hayatla birlikte gelen moda ve dans gibi “acayiplikler” etrafında yaşanan toplumsal gerilimleri ele alıyor. Aktar, tüm bu malzemeyi ve ilgili arka planı usta işi bir tarihçilikle bir mücevher gibi işleyerek sunuyor okura.
Son yirmi yılda, 1915’in yaz aylarında başlayan tehcir ve kırımın nasıl örgütlendiği, kimlerin bu süreçte “fail” olarak yer aldığı, Ermeni nüfusun malına mülküne nasıl el konduğu, kafilelerin göç yolları ve Suriye çöllerinde yaşanan toplu katliamlar hakkında, yazılı metinlerin ve arşiv belgelerinin, tanıklıkların kullanımıyla yapılan kapsamlı araştırmaların sayısında artış gözlenmektedir. Fakat bu çalışmaların çoğu ancak 1920’ye kadar olan gelişmeleri kapsamaktadır. Sağ kalan ve dünyanın dört bir tarafına dağılmış olarak bugün diasporanın parçası olan Ermeni nüfusun yeni şartlara nasıl uyum gösterdiği konusunda dişe dokunur akademik çalışmaların çok az olduğunu söyleyebiliriz. Bu derlemede yer alan destanlar bir anlamda sağ kalanların keder veren hikâyesini, uğradıkları ayrımcılığı, tehcir sonrasında yeni bir hayat kurmaya veya eskilerin deyimiyle “vatan tutmaya” çalışırlarken neler yaşadıklarını destan formunda dile getirdikleri için önemlidir. Kuşkusuz destanlar, tarihçilerin kullandığı anlamda arşiv belgeleri değildir. Sadece “insanlık hallerini” anlatırlar. Ama tarihsel belgelerin çoğunlukla “dışardan bakan gözlerin” anlattığı hikâyeyle sınırlı olduğunu düşündüğümüz zaman, destanların önemi ortaya çıkar. Destanlar, tehcirden sağ olarak kurtulabilen Ermeni nüfusun hayata tutunma ve diaspora toplulukları haline gelme sürecini kendi öznellikleri içinde dile getiren metinlerdir. Sırf bu nedenle bu metinlerin birer hazine olduklarını düşünüyorum.
AYHAN AKTAR
İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden 1977 yılında mezun oldu. Daha sonra, İngiltere’de Kent Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimine devam etti. 1980’de Marmara Üniversitesi’nde Prof. Mübeccel Kıray’ın yanında asistan olarak çalışmaya başladı, doktora tezini 1989’da tamamladı. Bu çalışmasıyla, “Yayınlanmamış Sosyal Bilimler Araştırması” dalında 1990 Yunus Nadi Ödülü’nü kazandı. Aynı çalışma, Kapitalizm, Azgelişmişlik ve Türkiye’de Küçük Sanayi (Afa Yayınları) başlığıyla 1990’da yayımlandı. Sonraki yıllarda Türkiye’de devletin gayrimüslim azınlıklara yönelik politikaları üzerine çalışmaya başladı. Varlık Vergisi ve ‘Türkleştirme’ Politikaları (İletişim Yayınları) başlıklı kitabı 2000 yılında yayımlandı. Aynı yıl, misafir öğretim üyesi olarak Michigan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde ders verdi. 2005 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde toplanan “İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlıklı konferansın organizasyon komitesinde çalıştı. 2006’da Marmara Üniversitesi’nden emekli olduktan sonra Lefkoşa’da Kıbrıs Üniversitesi’nde ders verdi. Aynı yıl, Türk Milliyetçiliği, Gayrimüslimler ve Ekonomik Dönüşüm (İletişim) başlıklı kitabı; 2010’da ise Niyazi Kızılyürek ve Umut Özkırımlı ile birlikte yayıma hazırladıkları Nationalism in Troubled Triangle: Cyprus, Greece and Turkey (Palgrave Macmillan) yayımlandı. 2011 yılında ise Yorgo Hacıdimitriadis’in Aşkale-Erzurum Günlüğü (1943) ile Taraf gazetesindeki köşe yazılarını derlediği İlginç Zamanlar: Taraf yazılarından Seçmeler, 2008-2011 (Kitap Yayınevi) başlıklı kitapları basıldı. 2012’de Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın Çanakkale’den Filistin Cephesi’ne (İletişim) başlıklı anılarını yayıma hazırladı. Bu kitabın yarattığı tartışma hakkında, 2015’te Tarih, Otobiyografi ve Hakikat: Yüzbaşı Torosyan Tartışması ve Türkiye’de Tarihyazımı (Bilgi Üniversitesi Yayınları) isimli derleme yayımlandı. Aynı yıl, bazı yazıları Yunancaya tercüme edilerek Η Τουρκία ανήκει στους Τούρκους! [Türkiye Türklerindir!] başlığıyla basıldı. 2017’de Avustralya Milli Kütüphanesi (NLA) tarafından araştırma yapmak üzere Canberra’ya davet edildi. Son olarak, Ermeni Evine Figan Kuruldu: 1915 Destanları ve Halep isimli kitabı 2020 yılında yayınevimiz tarafından yayımlandı. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.
K24 Mesut Varlık 27.08.2020
K24 Bilgehan Uçak 16.07.2020