142,50 ₺
Etiket Fiyatı: 190,00 ₺
Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ayıran kimi kesin sınırlar, bazı yol ayrımları var olduğu gibi, pek çok süreklilik ve ilişki, kopukluk ve devamlılık da mevcut ve bu alanların etrafındaki tartışma, olay ve kavramlar özellikle son onyıllarda tarihçilerin ilgi duyduğu alanları belirliyor. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e geçişin en dramatik ve keskin dönemecinde gerçekleşen ve Ermeni Sorunu’nun bir soykırımla “hallolunduğu” dönem de yalnızca 1915-1918 yılları arasında yaşanan sürgün ve katliamlarla sınırlı değildi. Yaklaşık otuz yıldır Ermeni Soykırımı alanında çalışan tarihçi Taner Akçam’ın yeni kitabı Ermeni Soykırımı’nın Kısa Bir Tarihi, soykırımın tarihine ilgi duyan, konuya dair temel bilgileri ve güncel tartışmaları merak eden okurlar için, 1878-1923 sürecinin nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin genel bir çerçeve, özet bir tarihçe sunuyor. İmparatorluk topraklarında yaşayan neredeyse her dört kişiden birinin Hıristiyan olduğu demografik gerçeklik, soykırımın yalnızca Ermenilerle sınırlı kalmaması, süreç boyunca Hıristiyan unsurların sosyal ve kültürel olarak yok edilmesi, Cumhuriyet politikalarının da farklı yollarla bu süreci devam ettirmesi, bugünün Türkiye’sini anlamak açısından da kilit önem taşıyor. Ermeni Soykırımının Kısa Bir Tarihi, Osmanlı Hıristiyan nüfusunun bir arada yaşamdan yok oluşa nasıl sürüklendiğini, imha kararını alan özneleri ve alandaki failleri, deneyimli bir tarihçinin derin birikiminden süzülmüş akıcı bir kurgu ve duru bir dille sunuyor okura.
Otuz yılı aşkın süredir bu konu hakkında çalışan biri olarak, Ermeni Soykırımı hakkında genel birkaç gözlemimi okuyucuyla paylaşmak isterim. Dışarıdan ilk bakışta, soykırım tam anlamıyla keşmekeşin egemen olduğu, sistemsiz, her şeyin son derece plansız ve düzensiz olduğu bir süreç gibi görünür. Merkezi otoritenin çok zayıf ve/veya beceriksiz olduğu, olayların seyrinin, büyük ölçüde yerel yöneticiler veya güçlerce belirlendiği zannedilir. Ben bu görünüşün gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu kanaatindeyim. Tüm kaotik, plansız ve sistematik olmaktan uzak görünümüne rağmen, olayların gelişimini belirleyen çok sağlam bir iskelet-ana yapı söz konusuydu. Gelişmelerin yönü esas olarak bu sağlam iskelet tarafından belirlendi ve İttihatçılar, hedef olarak belirledikleri şeyleri de büyük ölçüde gerçekleştirdiler.
1953’te Ardahan’da doğdu. Sorumlu yazıişleri müdürü olduğu Devrimci Gençlik dergisindeki yazıları nedeniyle Mart 1976’da on yıla yakın hapis cezasına mahkûm edildi. Mart 1977’de Ankara Merkez Cezaevi’nden firar etti. 1988’de Hamburg Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nde şiddet, kültür ve insan hakları konularında çalışmaya başladı. 1991’de yayımlanan Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu (İletişim Yayınları), Ermeni sorunu etrafındaki çalışmalarının başlangıcına denk düşer. 1996’da Hannover Üniversitesi’nden sosyoloji ve tarih doktorası alan Akçam, Ermeni Soykırımı ve Türk milliyetçiliği konusunda çok sayıda çalışmaya imza attı. Çalışmalarını uzun yıllar Clark Üniversitesi Tarih Bölümü Holokost ve Soykırım Çalışmaları Merkezi’nde bulunan Kaloosdian/Mugar kürsüsünde sürdürdü. Halen UCLA bünyesindeki Promise Ermeni Enstitüsü’nde Ermeni Soykırımı Araştırma Programı direktörlüğü görevini yürütüyor.
Yayımlanmış Türkçe kitaplarından bazıları: İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu (Ankara: İmge, 1996); ‘Ermeni Meselesi Hallolunmuştur’ (İstanbul: İletişim, 2008); Kanunların Ruhu, Ümit Kurt ile birlikte (İstanbul: İletişim, 2012); Ermenilerin Zorla Müslümanlaştırılması (İstanbul: İletişim, 2015); Naim Efendi’nin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları (İstanbul: İletişim, 2018); Ermeni Soykırımı’nın Kısa Bir Tarihi (İstanbul: Aras, 2021).
Agos "İnkarın nedeni bilgi eksikliği değil, bu politik bir karar" Yetvart Danzikyan 01.05.2021
Gazete Duvar Filiz Gazi 20.04.2021