Hayat Olduğu Gibi

Krikor Zohrab

172,50 

Etiket Fiyatı: 230,00 

%25
KategoriÖykü
DiliTürkçe
Çevirmen

Tomas Terziyan, Hermon Araks

Özgün dili

Ermenice

Editör

Artun Gebenlioğlu

Kapak tasarımı

Aret Gıcır

Baskı bilgileri

1. Baskı, Ekim 2017

Sayfa ve boyut

160 sayfa, 13x19,5 cm

ISBN

9786052100011

Açıklama

Döneminin önde gelen edebiyatçılarından, hukukçularından ve siyasetçilerinden biri olan Krikor Zohrab, on bir öyküden oluşan bu kitabında Osmanlı toplumunu farklı veçhelerden ele alıyor.

“Hayatı olduğu gibi” vermekte ustalaşan yazar, kadın-erkek ilişkilerini, kent ve taşra hayatı arasındaki uzlaşmazlığı, yeni bir süreçten geçen Osmanlı Ermeni toplum yaşantısını keskin bir analize tabi tutuyor. Zohrab, cemaat sınırlarını aşıp tüm insanlığa ait sorunlara da ışık tutarken, bir avukat, mebus ve öykücü olarak çok katmanlı deneyimleriyle edebiyatını zenginleştirerek, edebiyat anlayışını, realizmini, yüksek algı ve muhakeme gücünü gözler önüne seriyor.

 

Zohrab’ın Gyankı inçbes vor e (1911) başlıklı öykü kitabının Ermenice aslından yapılan bu çeviri günümüz Türkçesiyle ilk kez yayımlanıyor. Eserin Osmanlıca çevirisi, Kudret Emiroğlu’nun çeviriyazısıyla, 2000 yılında Ayraç Yayınları tarafından yayımlanmıştı.

Arka Kapak

“Hayır,” dedi kız, “beni sevdiğinizi söylemeyin, bana katıksız bir sevinç bırakın. Sayenizde beni mesut kılan bu rüyanın delice, imkânsız bir şey olduğunu itiraf ediyorum, ama onu mahvetmeyin.”

Ve delikanlının sözünü kesmeye yeltendiğini görünce:

“Siz Cogo’sunuz, benim için Cogo olarak kalın, bundan ne çıkar? Anne babanız, sevdikleriniz için daima Sarkis’siniz, bu size yetmez mi? Ama ben söz konusu olduğumda, tapınılmakla yetinin, asla bana tapınmaya kalkışmayın, yoksa aramızdaki her şey son bulur. Benim nazarımda siz, uzun zaman önce bu dünyada kaybettiğim bir sevgiyi temsil ediyorsunuz, farkında olmadan. Sesiniz, bakışınız, yürüyüşünüz, her şey kaybettiğim kişiyi hatırlatıyor bana. Sizi gördüğüm ilk andan itibaren kendime hâkim olamadım, doğrudan sizi sevdiğimi söyledim. Kutsal bir fikri temsil eden ve hayat emaresi gösterdiği anda kaidesinden düşecek olan bir putsunuz siz. Sadece akılsızlar, vaktiyle insanların putların cansız bedenine taptıklarını sanırlar. Ben de şahsınızda, büyük bir benzerliğe, bir hatıraya tapınıyorum; eğer beni sevecek olursanız bu yanılsama son bulacak.”

Yazar Hakkında

Krikor Zohrab

26 Haziran 1861’de Beşiktaş’ta doğdu. İlkokula, 1867’de Makruhyan Ermeni Okulu’nda başladı. 1870’te babasının ölümü ve annesinin tekrar evlenmesiyle taşındıkları Ortaköy’de, Tarkmançats Ermeni Okulu’na devam etti. Edebiyat öğretmeni şair-yazar Tovmas Terziyan’ı örnek alarak, şiirler ve kompozisyonlar yazmaya başladı.
1873’te, mütevelli Mıgırdiç Simonoviç’in mali durumuyla birlikte Tarkmançats Okulu da sarsılıp kapanınca, müdürlüğünü yazar Dr. Hovsep Şişmanyan’ın (Dzerents) yaptığı Katolik Lusavoriçyan Okulu’na geçti. 1876’da Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nin Mühendislik Enstitüsü’ne girdi. İlk yazıları Lrakir’de 1878’de yayımlandı. 1879’da Yol ve Köprü Mühendisi diplomasıyla mezun oldu.

1880’de üvey babası avukat Avedis Yordamyan’ın bürosunda ona yardım etmeye başladı ve Galatasaray Sultanisi Hukuk Bölümü’ne kaydoldu. 1881’de ise Darülfunun’un yeni açılan Mekteb-i Hukuk’una geçerek üç yıllık eğitimini 1883’de tamamladı. Ünlü mizah yazarı Hagop Baronyan’ın başyazarlığında, Yergrakunt edebiyat dergisini çıkardı. Sırpuhi Düsap’ın kadın eşitliğini ve özgürlüğünü savunan romanı Mayda’nın yayımlanması üzerine, Zohrab, Yergrakunt’ta bu eseri ve yazarını ağır bir şekilde eleştirdi. Devrin saygın öğretmenlerinden Reteos Berberyan’ın aynı dergide Düsap’ı savunan yazısına da sert bir karşılık vermekten çekinmedi. Arpiar Arpiaryan’dan ve realizm akımından etkilendi, eğitici, halkı bilinçlendirici yazılar yazmaya yöneldi. Anhedatsadz Serunt Mı [Yok Olan Kuşak] adlı romanı Yergrakunt’ta tefrika edildi.
1884’te Edirne’ye gidip vilayet nezdindeki özel kurul önünde verdiği sınavla “Birinci Sınıf Avukat” diplomasını aldı.
1885’te Klara Yazıcıyan’la evlendi. Kandilli’ye yerleştiler, dört çocukları oldu. En son oturdukları ev Ayazpaşa’daydı.
1889’da, Gülizar adlı Ermeni kızını kaçıran, köyleri talan eden Musa Bey’e İstanbul’a gelerek dava açan Gülizar ve 50 Muşlu Ermeni’nin davasına Vıramşabuh Manuşyan ve Simon Tıngıryan’la birlikte avukat tayin edildi. A. Arpiaryan’ın kurduğu Hayrenik gazetesinde yazmaya başladı. 1892’de Hrant Asadur ve Dikran Gamsaragan’la birlikte Masis haftalık dergisini çıkarmaya başladı. Dergi ertesi yıl kapandı.Zareh Yusufyan’ın 1898’de tekrar yayına soktuğu Masis’in yayın kurulunda Sibil ve H. Asadur ile birlikte yer alarak, ilerici, aydınlatıcı, dürüst, halktan yana bir yayın politikası izledi. Birçok öykü kaleme aldı.
Tarihi Dreyfus davası için Fransızca bir savunma hazırlayıp 1899’a Dreyfus’u savunan Yahudi Komitesi’ne gönderdi. Komiteden bir teşekkür mektubu ve Dreyfus portreli altın bir madalya aldı.
Avukatlığı engellendiği, istibdat rejimiyle de barışık olmadığı için 1908’de Fransa’ya gitti. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte İstanbul’a döndü. Avukatlığın yanı sıra Darülfunun’da Ceza Hukuku müderrisliği yaptı, Ceza Kanunu’nda değişiklik yapacak komitede yer aldı.
1909’da Azadamard’da yazmaya başladı. Eçer Uğevori mı Orakren [Bir Yolcunun Güncesinden Sayfalar] başlığı altında Avrupa gezi notlarını tefrika etti.
Osmanlı Hürriyet ve Teavün-ü Milli Cemiyeti’ne üye oldu. Ahrar Partisi paralelinde, liberal fikirleri ve etnik gruplar arasında eşitliği savundu.
Önce Ermeni cemaat meclisine üye seçildi, sonra üç kez seçim kazanarak yedi yıl üyeliğini sürdürdüğü Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda İstanbul mebusluğu yaptı. Milletler arasında dost ve kardeşçe ilişkilerin ve toplumsal eşitliğin kökleşmesi anlayışına bağlılığıyla, bu yönde düzenlemeler yapılması için çalıştı. Doğu vilayetlerinde can ve mal güvenliğini sağlayacak reformların önemini savundu, güçlü bir donanma kurulması, gayrimüslimlerin de askere alınması, "gayrimeşru çocuk" kavramının terk edilmesi, kadınlar lehine yasal değişiklikler yapılması yönünde ve daha birçok konuda etkili Meclis konuşmalarıyla tanındı. Genellikle İttihat ve Terakki ile aynı paralelde oy kullandı.

1915’te Erzurum mebusu Vartkes Seregülyan’la birlikte tutuklanıp Konya’ya, ardından Adana ve Halep’e gönderildi. Zohrab’dan alınan en son haber, karısına yazdığı 15 Temmuz 1915 tarihli mektuptu. Halep’ten Diyarbakır Harp Divanı’na sevk edilirken yolda çete başı Çerkez Ahmet ve Nazım tarafından öldürüldü.

Basından

Duyguların anatomisi; “Hayat Olduğu Gibi”

  Sanatın Dibi   Seray Şahinler Demir   27.11.2017

Zohrab olduğu gibi

  Agos   Arif Tapan   06.11.2017

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.