87,00 ₺
Etiket Fiyatı: 116,00 ₺
1902’de Tekirdağ’da doğan ve 1972’de İstanbul’da hayatını kaybeden Apraham Kasapyan’ın Ermenice olarak kaleme aldığı hayat hikâyesinin Türkçe çevirisi. 1915’te ailesi ve akrabalarıyla birlikte tehcir adı altında ölüme gönderilen Kasapyan’ın bu yıllara dair tanıklığı yürek yakan hikâyeler içeriyor. Katliamlardan sağ kurtulan Kasapyan’ın sonraki yıllarda, 20 Sınıf Nafıa Askerliği ve Varlık Vergisi gibi yıkıcı etkileri olan uygulamalar sırasında yaşadıklarına da ışık tutan kitap, bütün bu zorlu koşullar altında yaşama dört elle sarılan bir Ermeni’nin macerasını anlatıyor. 1915’ten sonra onyıllarca süren bir suskunluk duvarının ardında yaşayan Türkiye Ermeni toplumundan bir bireyin kaleme aldığı bu yaşam öyküsü, son derece “sıradan” bir insanın bu suskunluk duvarında açtığı bir çatlak olarak son derece değerli. Kaç Kişisiniz Boğos Efendi? tek bir kişinin şahsında, hem bir tarihe, hem de bir yaşama tanıklığıyla okuyucusunu çarpıyor.
Kaymakam Ali İhsan Bey, jandarmalar eşliğinde Aziziye’ye geldi. Çevrede yüzlerce çadır kuruluydu. Ali İhsan Bey birkaç çocuğu etrafına topladı, bütün çadırları dolaşıp Tekirdağlı kuyumcu Boğos Papazyan’ı aramalarını, bulana ödül vereceğini söyledi.
Bir süre sonra çocuklardan biri Boğos eniştemi bulup Kaymakam’a haber verdi. Kaymakam çadırların arasından geçerek eniştemin bulunduğu yere geldi.
Eniştem hastaydı, saçı başı darmadağın, sakalları uzamış, çadırında yatıyordu. Atlıyı görünce hepimiz şaşırdık adam Boğos Efendi’ye seslenmemizi söyledi. Koşup haber verdik, eniştem çadırından çıktı.
Kaymakam, eniştemi o vaziyette görünce suratı allak bullak oldu, gözlerinden bir anda yaşlar boşaldı. Atının yularından çekip sırtını döndü:
“Çok rica ediyorum Boğos Efendi, karşıma bu vaziyette çıkma sizi böyle görmek istemiyorum. Yalnız, bana kaç kişi olduğunuzu söyle ki sizi bir haftalığına Kilis’e aldırayım.”
Eniştem otuz üç kişi olduğumuzu söyledi. Kaymakam atından indi, hemen bir izin tezkeresi yazıp çocuklardan birine verdi. Vakit kaybetmeden birkaç araba tutup Kilis’e gelmemizi söyledi ve eniştemi bulan çocuğa 5 kuruş verdikten sonar ardına bakmadan uzaklaştı.
1902'de Tekirdağ'da doğdu. 1915'te ailesiyle birlikte tehcire gönderildi. 3,5 yıl süren ölüm yolculuğundan mucize eseri kurtuldu. Ticaretle uğraşmaya başladı. 1923'te Avrupa'ya gitti. Fransa ve Romanya'da işçi olarak çalıştıktan sonra 1929'da Türkiye'ye döndü. 1941'de Yirmi Sınıf Nafıa Askerliği uygulamasıyla askere alındı. İstanbul'a döndükten kısa bir süre sonra bu kez 1942'de Varlık Vergisi ile hayatı yeniden altüst oldu ve Aşkale'deki çalışma kampına gönderilmemek için, büyük emeklerle açtığı Kadıköy'deki iki dükkânını satmak zorunda kaldı. 1969'da, emekliye ayrıldıktan sonra, hayat hikâyesini Ermenice olarak kaleme aldı. 1972'de İstanbul'da öldü.
Agos Ferda Balancar 11.03.2016
Karga Mecmua Bülent Kale 02.03.2016