172,50 ₺
Etiket Fiyatı: 230,00 ₺
Modern Ermenice edebiyatın en tanınmış yazarlarından Zabel Yesayan’ın, Çanakkale Savaşı günlerinde, iki erkeğe karşı beslediği duygular arasında sıkışmış bir kadının hikâyesini anlattığı kitabı Meliha Nuri Hanım, Aras Yayıncılık tarafından, Mehmet Fatih Uslu’nun çevirisiyle yayımlandı.
Türkçede 1909 Adana Katliamı’na ilişkin tanıklığını anlattığı ve yine Aras tarafından basılan Yıkıntılar Arasında kitabıyla bilinen, uzun öykü ve romanlarıyla Ermenice edebiyatın en yaratıcı, yenilikçi kalemleri arasında yer alan Zabel Yesayan’ın 1920’lerde Paris’te kaleme aldığı Meliha Nuri Hanım, onun eserleri arasında Türk karakterlerin ağırlıkta olduğu tek yapıt olarak dikkat çekiyor.
Kitap, Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıç döneminde, İtilaf devletleri donanması Çanakkale Boğazı açıklarındayken, vatanı savunmak için gönüllü sağlık hizmetinde bulunan Meliha Nuri Hanım’ın, yüksek düzey bir Osmanlı bürokratı ile hastanenin başhekimi arasındaki duygusal gelgitlerini konu ediniyor. Usta yazar Yesayan, Meliha Nuri Hanım’ın şahsında, hem değişen zamanlar içinde kadın olmanın getirdiği zorlukları, hem de Türk-Osmanlı seçkinlerinin zihniyet dünyasını irdeliyor.
Yazar, aynı zamanda, metnin akışı içinde bir görünüp bir kaybolan, Osmanlı ordusuna hizmet eden adsız bir Ermeni hekim üzerinden, Ermeni tehciri ve katliamlarının da gölgesini düşürüyor Meliha Nuri Hanım‘a. Karakterlerin, Ermeni halkının başına gelenlere karşı gösterdikleri tepkilerdeki farklılık, onların iç dünyalarını anlamada bir anahtar rolü oynarken, Felaket’in Türk zihnindeki yansımalarına dair önemli ipuçları seriyor gözlerimizin önüne.
Meliha Nuri Hanım, bir döneme ve o dönemin insanlarına ayna tutuyor.
– Vay ki kaybedene!
Suriyeli tabip alkışladı, sonra gözlerini hızlı hızlı kırparak bana baktı ve şöyle dedi:
– Mağluplar için merhametli olmak icap eder. Türk şövalye ruhludur ve eminim ki…
– Ne merhameti, diye kestim sözünü. Siz tabipsiniz ve hepiniz ilim tahsil ettiniz. Tabiatta merhamet mi var? Nebatat âleminde olsun, hayvanat âleminde olsun canlılar birbirlerini yerler; yaşamak ve soylarını devam ettirmek için birbirlerini yok ederler. Merhameti nerede buluyorsunuz ki bende olsun? Sizin merhamet dediğiniz asabi bir hastalıktır.
Remzi gözlerini bana dikti. Onun bu delici bakışı kanımı iyice kaynattı:
–Tabiat bizi yaşamak için yiyip yutmaya mecbur tutuyorsa müsebbibi ben değilim. Ya parçalayacaksın, ya parçalanacaksın! İnsanlar arasında kuzular ve kurtlar var. Emin olun ki, ben kuzu değil, kurdum! Daha da iyisi, dişi bir kurdum ben!
– Bravo! Bravo! diye bağırdılar farklı köşelerden.
Sonra birden sustum. Remzi’nin Ermeni tabibe çabuk ve kaçak bir bakış attığını ve alt dudağını alaycı bir ifadeyle büzdüğünü fark ettim.
Yazar ve çevirmen. 1878 yılında Üsküdar'da doğdu; gençlik yıllarını burada geçirdi. İlk edebi eseri 1895'te yayımlandı. Aynı yıl Paris'e gitti; Sorbonne'da edebiyat ve felsefe derslerini takip eti. İstanbul'a ancak 1908'de, Meşrutiyet ilan edilince kesin dönüş yaptı. Yazarlık kariyerinin bu en verimli yıllarında kaleme aldığı öykü, deneme ve romanlarında, kadın hakları ve kadınların toplumsal yaşamdaki konumlarına geniş yer ayırdı. Yazıları ve çevirileri Fransızca ve Ermenice dergi ve gazetelerde yayımlandı.
24 Nisan 1915'te, Ermeni aydınlarının çıkarıldığı ölüm yolculuğundan bir hastanede saklanarak kurtuldu. Bir süre Bulgaristan'da kaldıktan sonra Bakü'ye geçti; Ermeni mülteci ve yetimler için yardım faaliyetlerine katıldı. 1921'de Paris'e döndü.
Ermenistan hükümetinin daveti üzerine 1933'te Yerevan'a göç etti. Yerevan Devlet Üniversitesi'nde edebiyat dersleri verdi. 1934'te Ermenistan Yazarlar Birliği'nin üyesi oldu. 1937'de Stalin kovuşturmaları sırasında tutuklanıp Sibirya'ya sürüldü. Ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinmemektedir.
Agos Kirk Betül Bakırcı 18.09.2019
İleri Haber Öznur Özkaya 25.04.2016
Radikal Kitap Melike Koçak 06.11.2015
Agos Karin Karakaşlı 10.10.2015