124,50 ₺
Etiket Fiyatı: 166,00 ₺
Öyküleri dergiler tarafından sürekli reddedilen hevesli ama meteliksiz bir yazar adayının hayatında bir gün bir mucize gerçekleşti ve “Uçan Trapezdeki Cesur Genç Adam” başlıklı öyküsü dönemin en gözde dergilerinden Story’de basıldı. Yıl 1933’tü ve Story editörlerinin adı William, soyadı Saroyan olan ve pes etmek nedir bilmeyen bu delikanlıdan çekeceği vardı. Onlara, bir ay boyunca her gün yeni bir öykü yazıp dergiye ulaştıracağına dair bir mektup gönderdi ve bu zorlayıcı görevi yirmi altı öyküyle yerine getirdi. Öykülerin yayımlanmasıyla kısa sürede dikkatleri üzerine çeken Saroyan, 1934’te Uçan Trapezdeki Cesur Genç Adam ve Diğer Öyküler kitabıyla o yılın en çok okunan yazarı oldu. Artık önü açıktı ve yazı âşığı genç adam ömrü boyunca bu aşka asla ihanet etmeyip zamanla ünlü bir yazar oldu. 1964’te, ilk kitabının 30. yıl baskısı için, edebiyata bakışını, yazını ve yazarlığını, ayrıca başka yazarlar hakkındaki düşüncelerini etraflıca anlattığı hacimli bir önsöz yazdı. Türkçe baskının sonunda yer alan ve her bölümü “Saroyanesk” bir öykü tadında olan bu önsöz, artık elli beş yaşında bir usta olan Saroyan’ı, özgünlüğünü ve ayrıksılığını daha ilk öykülerinde ortaya koyan yirmi beşlik Saroyan’la karşılaştırma fırsatını sunarken, bu kitabı okuduktan sonra, hangi tür, biçim ve şekilde olursa olsun hikâye anlatmakta onun üstüne olmadığını bir kez daha göreceksiniz. Türkçede ilk kez yayımlanan Uçan Trapezdeki Cesur Genç Adam sizi büyük bir yazarın edebiyatının kaynağına ve ötesine götürecek.
Niyetim, kitaplarımın yarım düzinesini yakıp ısınmaktı, böylece yazmaya devam edebilecektim. Odama eski bir leğen getirdim, fakat yakmak için kitap bulamadım. Bütün kitaplarım eski ve ucuzdu. Çok güzel ateş verecek, ağır, kocaman bir Almanca anatomi kitabı vardı ama açıp da o güzel dilden bir satır okuyunca, sie bestehen aus zwei Hüftgelenkbeugemuskeln des Oberschenkels, von denen der eine breitere, yapamadım. Elim gitmiyordu. Dili bilmiyordum, okuduklarımdan tek kelime bile anlamıyordum ama nedense yakmak için kullanılamayacak kadar güzel görünüyordu. Kitap bana beş sente mal olmuştu ve yaklaşık üç kilo ağırlığındaydı; görüyorsunuz ki yakacak odun olarak düşünüldüğünde bile iyi bir alışverişmiş.
Ama yapamadım. Kitap bin sayfadan fazlaydı, fakat ateşle birlikte yok olacak bütün o yazıları ve kütüphanemden silinecek o ince dili düşününce yakamadım. Büyük yazarları okumaktan yorulunca bu kitabı açar, anlamadığım o dili okurum, während der Kindheit ist sie von birnförmiger Gestalt und liegt vorzugsweise in der Bauchhöle. Böyle bir dilde yazılmış bin sayfayı yakmayı düşünmek düpedüz küstahlık.
Bitlis'ten Amerika'ya göç etmiş Ermeni bir ailenin, orada doğan ilk ferdi olarak 31 Ağustos 1908'de Kaliforniya eyaletinin Fresno kasabasında dünyaya geldi. Bir Presbiteryen rahibi olan babası, Saroyan üç yaşındayken ölünce, annesi Saroyan'ı ve üç kardeşini yetimhaneye vermek zorunda kaldı. Yetimhanede geçirilen beş yıldan sonra çocuklar annelerine kavuşarak Fresno'da bir araya geldiler. Resmi eğitimle bir türlü yıldızı barışmayan Saroyan on beş yaşında okulu terk etti. Çeşitli işlerde çalıştı. Asıl hedefi yazar olmaktı. Bunun için bir yandan da öyküler yazmayı sürdürüyordu. İlk öyküsü Story dergisinde 1933 yılında yayımlandı. 1934 yılında ise Randon House yayınevi tarafından The Daring Young Man on the Flying Trapeze and Other Stories isimli kitabı yayımlandı ve o yılın en çok satan öykü kitabı oldu. Bundan sonra artık hep yazdı. Yazmaktan ve gezmekten başka bir iş yapmadı. İçki ve kumar alışkanlığı yüzünden inişli çıkışlı bir grafik gösterse de elli seneyi aşan başarılı ve üretken bir kariyer ortaya koydu. 1939 yılında The Time of Your Life oyunuyla Pulitzer Ödülü'nü kazandı, ödülü reddetti. Saroyan hayatı boyunca altmışı aşkın kitap -öykü, oyun ve roman yazdı. Düzyazıda kendine özgü bir tarz yarattı. Akıcı, konuşur gibi, coşku dolu bu tarz kendi adıyla "Saroyanesque" olarak anılır oldu. Kendisinin de söylediği gibi, Saroyan, öykülerinde tek bir şeyi anlatır: insanı. Yazarken içten ve yalındır. Onun eserlerinde süslü tabirler, söz oyunları aramak boşunadır. Öykünün bütünü ve konu esastır. William Saroyan, klasik tabirle hızlı bir hayat yaşadı, dünyayı ve bu arada ata yurdu Bitlis'i gezdi, evlendi, boşandı, sonra aynı kadınla tekrar evlendi, sonra yine boşandı. 1981 yılında doğduğu yerde öldüğü zaman adı amerikan edebiyatının en iyi kısa öykü yazarları arasına çoktan yazılmıştı bile. Köklerine ve atalarının kültürüne bağlılığıyla, Saroyan, daha 1935'te Avrupa gezisinin bir durağı olarak Sovyet Ermenistanı'nı ziyaret eder. Üçüncü ve 1978'deki son ziyaretinde, yetmişinci yaş gününü de dostlarıyla birlikte orada kutlar. Vasiyeti üzerine, naaşının bir bölümü Ermenistan'a götürülerek Erivan'daki ünlüler panteonuna gömülür.