“Çoğu kez tanık olmuşsunuzdur, kendi erkeğinden daha düşünceli, daha öngörülü ve daha işbilir kadınlar vardır ama bilerek, yol yordam bilmez erkeğe körü körüne boyun eğmek zorunda kalırlar çünkü kurallar gereği, kadın dili kesilmiş kuş olmalıdır ve erkek, karga da olsa, kendi ötmeli, kurum kurum hükmetmelidir… Evet, sevgili kız kardeşim, işte benim düşüncelerim böyle. Bizim fikirlerimiz çiçek açmalı. Yetenekli kişiler bunu görev edinmeli, uyuşuk kafaları meşru yollarla harekete geçirmeli, uyanık olup özgürlüklerine sahip çıkmalı, eğitim çağrısı yapmalıdır. Okuma salonları, meclisler oluşturup yüreklere ve beyinlere seslenen bilgiler öğrenmeli ki ilerleme yolunda adımlar atabilelim ve insan sayılabilelim…” Bugün olsa kötücül beyinlerin biraz zorlamayla 301’e bile konu edebileceği bu satırlar 1879 yılından, Elbis Gesaratsyan’ın Eğitimsever Ermeni Kadına Mektuplar adlı kitabından. Gesaratsyan, Bir Adalet Feryadı adlı kitaba konu olan Ermeni feminist yazarlardan biri. Kitapta 19. ve 20. yüzyıllarda yaşamış İstanbullu beş Ermeni feminist yazar hakkında yapılmış incelemeler ve onların eserlerinden bölümler var. Kitabı Lerna Ekmekçioğlu ve Melissa Bilal hazırlamış. Onlar da İstanbul doğumlu, Getronagan Ermeni Lisesi ve Boğaziçi Sosyoloji mezunu. Amaçları, 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı kadınlarının verdiği özgürleşme mücadelesinin bir parçasının da Ermeni kadınlar olduğunu söylemek: “Bu Ermeni feministler nasıl bir dünya tahayyül ediyorlardı onlar için eşitlik ve özgürlük ne ifade ediyordu hangi yollarla elde edilecekti? Bu kitap, İstanbul’da doğan ve etkileri Anadolu, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasına yayılan Ermeni kadın hareketinin beş öncü aktivist yazarının hayat hikâyeleri, faaliyetleri ve yazdıklarına odaklanarak, bu ve benzeri sorulara yanıt bulma yolunda bir girişimdir.”
İsimlerini verelim: Elbis Gesaratsyan, Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur, Zabel Yesayan, Hayganuş Mark. Bu beş ismin seçilmelerinin nedeni, Osmanlı Ermeni toplumunda kadın haklarıyla ilgili talepleri gündeme getirip bu hakların elde edilmesi için cemiyetler, dergiler, gazeteler kurmaları, romanlar, öyküler, şiirler yazıp öncü olmaları. Ayrıca hepsi Fransızca bildiği için Fransız feminist literatürünü yakından takip etmişler.
Yazının başında tek kitabından bir bölüm alıntıladığımız Elbis Gesaratsyan 1830’da Beşiktaş’ta doğmuş. 1862-63’te ilk Ermenice kadın dergisi olan Gitar’ı yayımlamış. Ancak yedi sayı çıkan Gitar’da Gesaratsyan kadınların toplum hayatına karışmalarını, eğitim görmelerini, böylece aile içindeki görevlerini daha iyi yerine getireceklerini savunan yazılar kaleme almış. Bahis konusu kitabın gelirini Milletperver Ermeni Kadınlar Cemiyeti’ne bağışlayan Gesaratsyan 1905-1907 döneminde Kadıköy’de ikâmet ediyormuş. 1910’larda İskanderiye’de öldüğü sanılıyor.
Sırpuhi Düsap 1841, Ortaköy doğumlu. annesi de sıkı bir kadın hakları savunucusu olan Düsap, 1870’te Fransız orkestra şefi Paul Dussap’le evlendi, iki çocuğu oldu. 1879’da Okulsever Ermeni Kadınlar Cemiyeti başkanlığını üstlendi. Aşk, evlilik ve aileyle ilgili, kadınların özgürleşmesini savunan ilk romanı Mayda 1883’te yayımlandı ve büyük ilgi gördü. Bu eserin geleneksel aile yapısına zarar verdiği eleştirilerini kulak arkası eden Düsap ertesi yıl yayımlanan Siranuş ve 1887 tarihli Araksiya ya da Mürebbiye romanlarında da aynı şeyleri savundu. 1901’de ölen Düsap, Feriköy Latin Katolik Mezarlığı’nda yatıyor.
Ermeni edebiyatının önde gelen şairlerinden ve Milletperver Ermeni Kadınlar Cemiyeti’nin kurucularından biri olan Sibil (Zabel) Asadur 1873, Üsküdar doğumlu. Taşra ve İstanbul’daki Ermeni okullarında öğretmenlik yapan Sibil, dönemin ünlü gazetelerinde şiir ve yazılar yayımladı. İkinci evliliğini yaptığı Hrand Asadur’la birlikte Ermenice ders kitapları hazırladı. Bunlardan “Tankaran” (Hazine) İstanbul’daki Ermeni okullarında edebiyat ders kitabı olarak kullanılmaya devam ediyor. 1934’te ölen Sibil, Şişli Ermeni Mezarlığı’nda yatıyor.
Zabel Yesayan da Üsküdar doğumlu (1878). 1895’te Paris’e gidip Sorbonne’da edebiyat ve felsefe okudu. 1900’de burada İstanbul doğumlu ressam Dikran Yesayan’la evlendi. 1902’de döndüğü İstanbul’da Ermenice gazetelerde yazdı. 1905’te Ermeni aydın portrelerinin hicvedildiği Sahte Dahiler adlı tefrika romanı tepkiler nedeniyle yarım kaldı. 1909’da Adana’da Ermenilerin öldürülmesini inceledi 1911 tarihli Yıkıntılar Arasında adlı kitabında bu izlenimlerini anlattı. Daha sonra savaş ve şiddet karşıtı bir söylem benimseyen Yesayan 1933’te Sovyet Ermenistanı’na yerleştiyse de burada mutlu olamadı. Stalin kovuşturmaları sırasında Sibirya’ya sürüldü, 1943’te orada öldüğü sanılıyor.
Hayganuş Mark beş kadın arasında en uzun yaşayanı. 1885 Beyoğlu doğumlu. 1905-1907’de eşi Vahan Toşigyan’la birlikte Dzağiğ (Çiçek) gazetesinin yönetimini üstlenip onu bir kadın gazetesine dönüştürdü. 1907’de İzmir’de gazetecilik faaliyetlerini sürdürdüler. 1909’da döndükleri İstanbul’da Hayganuş Ermeni yardım derneklerinde görev aldı. 1919’da yayımlamaya başladığı Hay Gin (Ermeni Kadını) adlı iki haftalık derginin yayın hayatı 1933’e kadar sürdü. 1954’te edebi faaliyetlerinin 50. yılı için adına bir kitap yayımlanan Hayganuş Mark 1966’ya kadar İstanbul’da yaşadı. Mezarı, Şişli Ermeni Mezarlığı’nda.
Detaylar ise Bir Adalet Feryadı’nda…