Karin Karakaşlı’nın Lavanta Kokan Hüzünlü Şiirleri

Karin Karakaşlı’nın Lavanta Kokan Hüzünlü Şiirleri
Agos Kitap
Oşin Çilingir
01.01.2010

On yıl önce, Agos’un 2 Temmuz 1999 tarihli nüshasında Karin Karakaşlı’nın Başka Dillerin Şarkısı adlı öykü kitabını (Varlık Yay., 1999) değerlendirmiş, yazımı ‘Karin Karakaşlı’nın lavanta kokan hüzünlü öyküleri’ diye adlandırmıştım.

 

On yıl sonra, Karin Karakaşlı’nın Benim Gönlüm Gümüş adlı şiir kitabını değerlendirdiğim yazımı ise ilkine göndermede bulunarak ‘Karin Karakaşlı’nın lavanta kokan hüzünlü şiirleri’ diye adlandırıyorum.
İşte size Karakaşlı’nın on yıllık edebiyat serüveninin kısa özeti: Düzyazıyı bırak, şiire bak! Evet, bence Karin romancı ya da öykücü değil, düpedüz bir şair!

 

Bakın, Karin’in öykülerini on yıl önce nasıl yorumlamışım: “Karin’in kitabında beni asıl etkileyen, seçtiği temalar değil, hemen hemen tüm öykülerine damgasını vuran ‘lavanta kokulu hüzünler’ oldu. Hüzünle umudun, yürek kırgınlığıyla yaşama sevincinin sarmallığından söz ederken tam da bunu anlatmak istiyorum. Karin’in öykülerinde anlattığı kederler lavanta çiçeği kokuyor!”

 

Karin Karakaşlı şiirlerinde de, tıpkı öykülerinde olduğu gibi, hüzünle umudu, yürek kırgınlığıyla yaşama sevnicini sarmallıyor üstelik bunu şiirlerinde, öykülerine oranla daha ustaca beceriyor. On yıllık süreçte belirgin temel değişme, umudun altının daha güçlüce çizilmesi olmuş. Karakaşlı bu vurgusunu kitabının altına taşımış : “Benim gönlüm gümüş / Kararıyorum bazen doğru / Yine de içimde saklı ayışığım / Korkacak korkum kalmadı / Kutunun içindeki her şey dökülmüş”

 

Bir kez daha on yıl öncesine, Karin’in esin dünyasına, bu dünyanın karakterine dönüyoruz: “Karin, öyle sanıyorum ki öykülerini ‘ruhunun seyrana çıktığı demler’de yazıyor. Bunun için de, okuru hemen kendi dünyasına alıyor. O, öykülerini bir matematik denklem kurarcasına kurgulayıp yazmıyor. Coşkuyla, yüreğinin sesi ve sözüyle yazıyor. Okuduğumuz her öyküden sonra yüreklerimizde duyumsadığımız sıcaklık ve yüzümüzün al basması bundandır. Okur sanki düzyazı değil de şiir okumuş gibi olur. Karin’in yazdığı öyküleri bu nedenle düzyazı değil, birer uzun şiir olarak nitelemek olanaklıdır.”

 

Esin (ruhun seyrana çıktığı demler) öyküden çok şiirin bir gerçekliğidir. Bu nedenle de şiir, öyküye oranla daha samimi bir dışavurum türüdür. Şair, şiirinin omurgasını büyük ölçüde esinle oluşturur. Geriye, kala kala, şiirdeki çapakları törpülemek kalır. Şiirin matematiksel bir muhakemeyle sözcük sözcük kurulmaya çalışılması samimiyeti buharlaştırır, şiiri duygudan çok fikre dayalı bir anlatıya dönüştürür.

 

Karin’in öykülerindeki şiirselliğin kaynağı, dünyayı ve insanı şairce algılayışındaki samimiyette aranmalıdır. Onun öykülerini birer düzyazı değil birer şiir olarak nitelendirmemiz bundandır.

 

Karin on yıl aradan sonra bize bir demet şiir sunarken, sanki “Benim gönlüm şiir” der gibidir. Öykü de yazar, roman da yazarım… İçimde saklı esinim… Korkacak korkum kalmadı… Ruhumdaki her şey dökülmüş…

 

Karin, şairliğe yakın geçmişte yönelmiş. Kitabına düşülen bir notta, 50 şiirin tümünü 2005-2006 yıllarında kaleme aldığı anlaşılıyor. Bu gerçek, Karin’in doğuştan bir şair olduğunu kanıtlıyor. Çıraklık ve kalfalık dönemlerini atlayarak şiirde ustalığın eşiğine gelip dayanmış.

 

İlginçtir, Karin’in şiirlerinin göze çarpan en önemli özelliği, öyküsel oluşlarıdır. Onun öyküleri, şiirsel, şiirleri ise öyküseldir! Bu tersinir karakter, Karin’in renkli edebi kişiliğinin harcıdır. Okur, onun şiirlerini okurken her şiirin bir öyküye dayandığını, biraz da şaşırarak görür. Bu özellik, Karin’in şiirlerine destansı bir hava katar.

 

Karin’in şiirlerinin en destansı ve lirik olanı, ‘Güvercin Seyahatnamesi’. Yalnızca bu şiiri bile Karin’i şairlik katına çıkarır. Her nedense, bu şiiri ilk okuduğumda, bana Nazım Hikmet’in destansı şiiri ‘İnsan Manzaraları’nı çağrıştırdı.

 

Nazım Hikmet, İnsan Manzaraları’nın dördüncü kitabının ilk sayfalarında, okuru leyleklerin göçüyle bir memleket gezisine çıkarır: “Kımıldanan ağır kanatlarıyla leylekler / gagaları dümdüz ve boyunları gergin / ve ince bacakları tığ gibi uzanmış arkalarında / ve havada uçar gibi değil, havada yüzer gibi / yöneldiler güneye doğru.”

 

Leylekler, Anadolu üzerindeki göç yolunda kentler, ovalar, ırmaklar, dağlar, tepeler, göller, yaylalar aşarlar, sonunda şairin gitmeyi amaçladığı, yeni insan manzaralarını mısralara dökeceği ‘nokta nokta’ kentine ulaşırlar.

 

Nazım’ın leyleklerle yaptığı geziyi Karin güvercinlerle yapıyor. Başlangıçta büyük kentlerin kutsal mekanlarında boy gösteren güvercinler ilerleyen mısralarda Anadolu’nun eski uygarlık mekanlarına taşınırlar: “Sabahın ışıksız saatinde / yabancı bir şehre varmışsam / demli çaya sığınırım / Sonrası yine yollar ve güvercinler / sonrasız yollar, zamansız güvercinler”

 

Güvercinler, Kars’ın bekçisi Ani’ye tanıklık ederler. Geçmişten zamana nöbet tutan bu kadim uygarlığın kalıntılarında bin yıllık ruhlar gezinir, yıkılmış surların, kiliselerin, evlerin, ambarların arasında… Karin, bu destansı şiirinde güvercinlerin metaforik haritasını çizer gibidir. Bunun işaretini daha ilk mısralarda verir. Kutsal kitapların sayfalarından kanat çırpan güvercinler… Barışın simgesi kılınmış kan revan içindeki güvercinler… Palyaçoların hüzünlü gülümseyişini taşıyan güvercinler… Unutulmuş kutsalın nöbetini tutan güvercinler…

 

Güvercinlerin her haline tanıklık eden Karin, her şeye rağmen umudunu yitirmez, kara mizah iğretilikte bile olsa onları barışın simgesi olarak görmeyi sürdürür barışı ve sevecenliği sıcak bir mısrayla dışa vurur:
“Üşürsün, güvercinler birbirine sokulur”

 

Karin, bu her mısrası yürekten gelen lirik destanını görkemli bir kıtayla noktalar: “Onlar beni buldukça / tamamlanır çember zaman / Elbet tutamam / ne güvercini ne zamanı ama / Gidilen yolların / konulan dalların / bir anlamı olur, / bir güvercinin peşi sıra / uçarken hayatı.”

 

Şiirin gizemli dünyasına hoş geldin Karin!

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.