Zahrad’ı her anışımda, Zahrad’ı her anlatışımda, Zahrad’ı her okuyuşumda, büyük bir şiir ustasından bahsetmenin, böyle bir şairin eserlerini okumanın mutluluğu ile dolarım.
Onun şiirlerinde yaşam var, mizah sonrası hüzün var, insan var, doğup büyüdüğü, Zahrad olduğu ve ebediyete göçtüğü şehir olan İstanbul var, yaz boyu gezip dolaştığı, denize girdiği, havasını teneffüs ettiği Kınalıada var. Yoksul insanlar var, sokaklarda sıkça rastladığımız, her semtte bulunan zavallıların simgeleştiği Gigo var dizelerinde. Sevgi var, aşk var.
Her biri bir felsefedir şiirlerinin. Üzerinde uzun uzun düşünülmesi, konuşulması gereken dizeler…
Gigo, sokaklarda yaşayan, aklen ve maddeten yoksul insanların simgeleştiği bir tiplemedir
Zahrad’ın kaleminde.
Açık havada çok yattı
biraz da toprağın altında uyusun
huzur ayakkabılarına
(Gigo Öldü)
‘Büyük Şehir’, onun doğup yaşadığı, ayrı kalamadığı, yazmaktan bıkmadığı ve sonunda toprağı ile kucaklaştığı megakent İstanbul’dur. ‘Büyük Şehir’, aynı zamanda, Zahrad’ı Zahrad yapan şiir kitabının adıdır, ve bu kitaptaki ilk şiirdir:
Her şey büyüktür bu şehirde
zevkleri büyük
acıları büyük
caddeleri ve binaları gibi
küçük insanlar ise
hiçbir zaman huzur alamayacaklardır büyük şehirde
Zahrad bu şehirde doğmuş ve yaşamış, o açıdan da huzur bulabilmiş bir insandır, fakat
onun mütevazı karakterinde, bu şehirde kaybolan insanlardır önemli olan. Zahrad’ın şiirlerindeki etkin bir özellik de mizahın hâkim oluşudur. Fakat o mizahın ardında, düşünce ve hüzün vardır. Bunu söylerken başka bir şair ve yazar geldi aklıma: Şiirlerinde ölüm temasını işlemiş, ve sonunda intihar ederek kendini ölümün kucağına atmış olan Yeğya Demircibaşyan… Demircibaşyan, bir yazısında, eserlerini ünlü mizah yazarı Hagop Baronyan’la kıyaslamış ve şöyle demiştir: “Benim şiirlerimde gülümseme, hatta kahkaha vardır, Baronyan’ın eserlerinde ise hüzün ve gözyaşı.”
Zahrad’ın, mizahi bir üslup bulduğumuz, hatta güldüğümüz şiirlerinin arkasında, insanın trajikomik yaşamı var. Zahrad bunu büyük bir ustalık, harika bir kıvraklıkla, gerçekçiliği sembolizmle birleştirerek sunar bizlere:
Kedi öğretmen olmuş
Bütün fareleri toplamış başına, ders veriyor
İlk ders
Kedinin pençesinden kurtulmanın
Yolları
Bütün fareler son derece dikkatli
Hepsi de zeki
Hepsi de çalışkan
Derslerini bir güzel öğrenip
Altın harfli diplomalarını alırlar
Kedinin elinden
Gittikten sonra fareler, kedi ciddi ciddi başlar düşünmeye
Büyük bir yanlış var bu işte der kendi kendine
Büyük bir yanlış ama işin neresinde
(Kedi Öğretmen)
Zahrad, kısa ve öz konuşan bir şiir ustamızdı. Bu ‘az ve öz’ felsefesi çoğu şiirine yansımıştır. Eserlerinin büyük bir kısmı beş-altı dizeden oluşur. Uzun dizeleri son derece azdır.
Zahrad, Cumhuriyet sonrası Türkiye Ermeni edebiyatının 1940’lı yıllardan bugüne kadar uzan dönemine, ve çağdaş Batı Ermeni edebiyatına damgasını vurmuş, ekol olmuş bir şairdir. Genç şairler hep onu örnek almışlardır.
Zahrad’ın üslubunun, bu genç kalemlerde içselleşip, her birinin kendine özgü üslubu ile birleşerek devam etmesini diler, büyük üstadın anısının önünde eğilirim.