Misak Manuşyan ve Garabed Manuşyan iki yetim kardeşti. Anadolu’dan Suriye çöllerine gerçekleştirilen ünlü 1915 Ermeni tehcirinde iki kardeşin bütün yakınları öldürülmüştü. Onlar da, diğer kimsesiz Ermeni çocuklar gibi, Suriye’deki Cünye yetimhanesinde büyüdüler. Misak, 1906 Adıyaman doğumluydu. On dokuz yaşındayken, kardeşiyle birlikte Paris’e gitti.
Misak ve kardeşi Garabed edebiyata meraklıydı. Paris’te, arkadaşlarıyla birlikte, ‘Çank’ (Çaba) isimli bir dergi çıkardılar. Misak, yetimhaneden Paris’e uzanan yolculuğunu, ‘Fransa’ya Doğru’ başlıklı şiirinde şu dizelerle ifade etmişti: “Arkamda kaldı doğayla besli çocuk yaşlarım / Ve sefaletle, yoklukla dolu yetim günlerim / Delikanlıyım, sarhoştur başım defter kitapla / Olgunlaşmaya gidiyorum ben hayat yoluna.”
Meline Asaduryan’la 1934’te, Ermenistan’a Yardım Komitesi’nde çalışırken tanıştı ve evlendi. İstanbul doğumlu Meline de bir Ermeni yetimi olarak Yunanistan’dan Paris’e gelmişti. Misak ve Meline Manuşyan, 1934 yılında Komünist Partisi’ne girdiler. O yıllarda sol Halk Cephesi’yle yükselişe geçmişti. Misak da edebiyatla siyaseti birleştiriyordu. Editörlüğünü yaptığı ‘Zanku’ isimli haftalık Ermenice dergide başlıca konular Ermeni işçilerin çıkarları, Sovyet Ermenistanı ve işçi sınıfı ile bağlar, savaş tehdidi ve faşizm idi. Bu dergiyi 1937 yılında kadar çıkardı.
Fransa’daki Alman Nazi işbirlikçisi Pierre Laval hükümeti, 18-50 yaş arası erkekleri ve 21-35 yaş arası kadınları zorunlu çalışmaya tabi tutuyordu. Bu işçiler Alman fabrikalarına gönderiliyorlardı. Naziler için çalışmayı reddedenlerin önemli bir bölümü Direniş hareketiyle bağ kuruyordu. Direniş’in başaktörlerinden Fransız Komünist Partisi, Ekim 1941’de, bu amaçla özel bir birim kurdu.
Manuşyan’ın sabotaj grubu da bu özel birim içinde yer aldı. Demiryolları bombalanıyor, askeri ikmal yolları kesiliyordu. Manuşyan bu grubun Paris bölgesi sorumlusu ve askeri şefi oldu. 16 Kasım 1943’te bir randevuya giderken yakalandı. Hakkındaki arama kararını gösteren afişte şöyle yazıyordu: “Ermeni elebaşı, 56 suikast, 150 öldürme, 600 yaralama.” Alman işgali altındaki Fransa’da, 21 Şubat 1944’te, Valerien Tepesi’nde kurşuna dizildi.
Eşi Meline Manuşyan’a kurşuna dizilmeden önce yazdığı veda mektubunda duygularını şöyle dile getirdi: “Ölüm bunca yaklaşmışken, ne Alman halkına ne de başka bir kimseye kin duymadığımı ilan ediyorum; herkes layık olduğu cezayı ve mükafatı bulacak. Alman halkı ve diğer bütün halklar, çok sürmeyecek olan savaşın ardından barış içinde ve kardeşçe yaşayacaklar. Ne mutlu onlara… Anılarımı mümkünse Ermenistan’daki akrabalarıma ulaştırırsın. Birazdan 23 yoldaşımla birlikte, vicdanı rahat bir insanın dinginliği ve cesaretiyle öleceğim; kişisel olarak kimseye kötülük etmedim, ettimse de kin ve nefret duymadan ettim. Bugün hava güneşli. Güneşe ve onca sevdiğim güzelim tabiata bakarak hayata ve sizlere, sen çok sevgili karıma ve çok sevgili dostlarıma veda edeceğim.”
Misak Manuşyan’ın bir romanı andıran yaşamı Adıyaman’da başlamış, Paris’te sona ermişti. Kurşuna dizildiğinde 38 yaşındaydı. Eşi Meline, II. Dünya Savaşı’nın ardından Ermenistan’a yerleşti ve öğretmenlik yaptı. 17 yıl sonra tekrar Fransa’ya döndü. Fransa’nın özgürlük mücadelesine katkıları nedeniyle dönemin cumhurbaşkanı François Mitterand tarafından Legion d’honneur nişanıyla ödüllendirildi. 1989 yılında Paris’te öldü ve Ivry Mezarlığı’nda, Misak Manuşyan’ın yanına gömüldü.
Meline, Misak’ın yaşamını kaleme alan bir kitap yazdı. Bu kitap geçtiğimiz günlerde Türkçeye çevrildi. (‘Manuşyan: Bir Özgürlük Tutsağı’, çev. Sosi Dolanoğlu, Aras Yay.) Bu efsanevi Ermeni devrimcisinin yaşamı bu kitapla ölümsüzleşti.
1955 yılında Paris’te bir sokağa ‘Manuşyan Grubu’ adı verildi. Paris Belediyesi, 4 Kasım 1978’de Manuşyan’la birlikte kurşuna dizilen 23 direnişçinin anısına Ivry Mezarlığı’na bir büst dikti.
21 Şubat 2009’da, Misak Manuşyan ve arkadaşlarının kurşuna dizilmesinin 65. yıldönümünde, Paris Belediyesi, Misak ve Meline’nin 1941 sonbaharından 1944 Kasım’ına kadar oturdukları Plaisance Sokağı 11 numaralı eve şu plaket yerleştirildi: “Misak ve Meline Manuşyan burada yaşıyorlardı. FTP-MOI Paris bölgesi askeri sorumlusu Misak Manuşyan, 16 Kasım 1943’te tutuklandı ve Naziler tarafından 21 Şubat 1944’te Valerien Tepesi’nde 22 yoldaşıyla kurşuna dizildi. Fransa için, özgürlük için öldü.”