Geçen hafta Haydar çetin adlı bir okuyucunun Hagop Arslanyan’a “Adım Agop Memleketim Tokat” adli kitabını okuduktan sonra yazdığı mektubu yayınlamıştık. Geçen süre içinde Tokat’ı ziyaret eden Haydar Çetin bu ziyaretinin ardından Agop Arslanyan’a aşağıdaki ikinci mektubu gönderdi.
***
Dilimde;
Yes mi garip bilbulig em, vartaranits heratsel em
Trakhdi bes hodov anus purasdanits heratsel em
Gobid, ankut, anherades aykebanits heratsel em
Dunis-degis ender togads amen panits heratsel em
Türküsü,
yanımda bir Çerkez dedesi,
Tokat’ı gezdim.
Fark ettim ki; Tokat’ı bugüne kadar hiç görmemişim.
Tokat bir başka memleketmiş meğer.
Çerkez Dedesi hiç durmadan anlatıyordu bana:
“Bak bu senin Agop’un dediği Çerkez Yusuf’un evi, bu Yusuf var ya; bizim Gara Ali’nin babası Hamza ile askerlik yaptı, dericilik yapardı, sonra da bu konağı yaptırdı. Aha işte bu da Konfeksiyoncu Dikran’ın dükkânının yeriydi, ama yıktılar yerine bu binayı yaptılar, bizim Çerkezler hep buradan alışveriş yaparlardı. Bak bu da tam Alipaşa Hamamının karşısındaki Sarkis’in evi olmalı…”
Bedestan restore ediliyordu, Yazmacılar Han ise kaderine terk edilmiş.
Bir dedeye sordum bizim, şu Tokat’ın Ermenilerini;
“Evlat onlar çoktan gittiler, eyice adamlardı ama kimseler kalmadı” dedi.
Antikacılar çarşında satıcılara sordum;
“Okul arkadaşımızdılar, iyi adamlardı” dediler.
Antika dükkânındaki antikalara sordum, kıyıda köşede duran mutfak eşyaları, kapı tokmakları, ahşap malzemeler hep birlikte başladılar konuşmaya;
Çok şey anlattılar ama Agop Amca “bir sünger çek” dediği için ne dediklerini anlatmayacağım.
Behzat Saat Kulesine yakın bir yerde çok katlı bir alışveriş merkezi var.
Kapısına “Adım Agop, Memleketim Tokat isimli kitap geldi” diye yazmışlar.
İzin ver bu kadarını söyleyeyim;
Sizler de bizim gibi bu topraklara aitsiniz. Bunu ne ben, ne de başkaları değiştirebilir.
Bunu Deli Agop’un gözü ile Tokat kalesinden Tokat’ı izlerken daha iyi görmek mümkün. Güzel olan her şey bu topraklara hasret Ermenilerin eseri, kötü olan ise…
Size bir kaç tane fotoğraf gönderecektim ama “mailbox”ınızı doldurmak istemediğim için vazgeçtim.
Kendinizi bana yanıt vermek zorunda hissetmeyin lütfen. Çünkü sizden aldığım yanıt benim için yeter de artar bile. Sizin gibi birinden bu övgüleri almak beni tahmin edemeyeceğiniz kadar mutlu etti. Bu övgüyü çocuklarıma bırakacağım büyük bir miras olarak görüyorum.
Size borcum var, borcumuz var,
Bu toprakların borcu var. Bir gün torunlarımız bu hesabı kapatacaklar; inanıyorum.
Size en derin saygılarımı sunuyorum.