Diyarbakır’ın yetiştirdiği değerli yazarlarımızdan Mıgırdiç Margosyan, nasıl, “Gavur Mahallesi” ve “Söyle Margos Nerelisen”de memleketimizin o güzel mozayiğini, örf ve adetleriyle anlatıp bizi, insanlarımızın dil, din, ırk ve renk faktörüne göre ayrılmayan mutlu günlerine götürüyorsa Hagop Demirciyan (Mıntzuri) da çocukluk yıllarının geçtiği Eğin’in Armıdan Köyünü, bizlere yeniden yaşatıyor gibi.
16 Ekim 1886’da Erzincan’a bağlı yetmiş haneli köyde doğan Demirciyan veya diğer soyadıyla Mıntzuri, “Fırat’ın Öte Yüzü”nü bize anlatırken, hiç de yabancısı olmadığımız bir yaşamı köy ve köylü insanlarımızın doğayla olan bağlantılarını canlı bir şekilde önümüze koymaya çalışır.
İlkokulu Armıdan’da okurken İstanbul’a göçerler. Burada Robert Kolejini bitirir. Yazarımızı biçimlendiren aslında okul yaşantısı olmaz o kendi kendini yetiştirerek toplumsal çabaya hazırlamaya gayret eder.
Hagop Demirciyan, kitabının başında kendi yaşantısına değinirken, montajını kendi elleriyle para ve mevkiden uzak yaptığı için, bir bakıma bu fikrinin kendisini cezalandırdığına değinir. Çünkü toplumun ancak etiketli kişilere itibar ettiğini adeta hayıflanarak belirtir.
Yapıtında köy, yaşadığı günler ve kronolojlierini verdiğini belirten Mıntzuri, insan ve doğa ilişkisini olağanüstü bir anlatımla satırlara aktarır.
1978 yılında aramızdan ayrılan değerli yazar Hagop Demirciyan (Mıntzuri)’nin anısı önünde saygıyla eğilirken kitabı bize gönderen değerli hemşerimiz Mıgırdiç Margosyan’a da teşekkür ediyoruz.