Mıgırdiç Margosyan ve Diyarbakır Anılarındaki Kültürel Çeşitlilik

Mıgırdiç Margosyan ve Diyarbakır Anılarındaki Kültürel Çeşitlilik
BIA Haber Merkezi
Yeliz Kızılarslan
17.05.2008

Yazarın kitaplarında anlattığı çocukluğunun Diyarbakır’ı, kültürel çeşitliliğin var olduğu zamanı anlatır. Kürt, Ermeni, Keldani, Süryani ve Yezidiler gibi bugün bir arada yaşadığı bile unutulmak istenen toplumların birliktelik öyküsü…

 

Ermeni edebiyatının büyük ismi Mıgırdiç Margosyan 1938’de Diyarbakır’ın “Gâvur Mahallesi” denilen Hançapek’de doğdu. Burada Süleyman Nazif İlkokulu’nu bitirdi ve Ermenice öğrenmesi için babası tarafından İstanbul’a gönderildi.

 

1966-72 yıllarında Surp Haç Tıbrevank Lisesi’nde felsefe, psikoloji ve edebiyat öğretmenliği yapan Margosyan, Ermenice öyküler yazmaya başladı. İlk öyküleri Marmara gazetesinde yayınlandı ve bir dönem Agos gazetesinde de makaleler yazdı.

 

1992’de yazdığı, “Gâvur Mahallesi” adlı eseriyle 1998’de Fransa’da Eliz Kavukçuyan Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Büyük başarı elde eden eser, Kürtçe’ye de çevrilerek Avesta Yayınları tarafından 1996’da yayınlandı. “Gâvur Mahallesi”, Margosyan’ın “Mert Ayt Goğmen” adıyla Ermenice yazdığı kitabının, Türkçe’de yeniden kaleme alınmış hali.

 

1950’lerin Diyarbakır’ını ve Doğu Anadolu insanını anlatan eser, Ermeni taşra edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Yerel dili ve ağızları ustalıkla kullanan Margosyan, bu kitabında Doğu insanının profilini farklı öykülerle birlikte başarıyla çizer. 1999’da yayınlanan “Dikrisi Aperen” adlı kitabında da, Diyarbakır’ın çok kültürlü yaşamından kalan izleri anlatan Margosyan, incecik bir hüzünle okuru başka bir dünyaya sürükler.

 

“Tespih Taneleri”
Yazarın otobiyografik son romanı “Tespih Taneleri”, 2006’da yine Aras Yayıncılık tarafından Türkçe’de yayınlanır. “Tespih Taneleri”, yazarın çocukluğunun geçtiği Diyarbakır’ı ve oradaki Ermenileri, Kürtleri, Süryanileri, Keldanileri, Yahudileri ve Türkleri anlattığı hikâyelerden oluşur. Diyarbakır’dan okumaya geldiği İstanbul’a hayali bir köprü kuran yazar, bu göç nedeniyle hatırladığı geçmişini, bir türlü kavuşamadığı ilk aşkını dönemin siyasal ve toplumsal olaylarıyla birlikte anlatır.

 

Margosyan, kitapta anadilini öğrenmek üzere İstanbul’da, Şişli Karagözyan Ermeni Yetimhanesinde gönülsüzce kalan Diyarbakırlı Ermeni çocuğudur.

 

Kitabın bir bölümünde yazar, Diyarbakır’da yaşayan cemaatlerin birbirlerini nasıl adlandırdığını şöyle anlatır:
“Cehü”, Yahudilere Kürtçede verilen addı. Biz Hıristiyanlar ise Yahudilere “Moşe” diyorduk. Hıristiyanların hepsi gâvur veya “Fılle” oldukları halde kendi içlerinde Ermeni, Süryani, Keldani, Pırot’tular. Ermeniler ise Süryanilere “Asori” derlerdi. Müslümanların tüm Hıristiyanlara toptan gâvur demelerine karşılık, Hıristiyanlar da tüm Müslümanlara toptan “Dacik” diyorlardı.

 

Ama tüm bunların dışında gerçek olan şuydu ki, deliler bir safta, geriye kalan diğerleri, yani Dacikler, Gavurlar, Haçolar, Kızılbaşlar, Yezidiler, Ermeniler, Türkler, Kürtler, Keldaniler, Süryaniler, Asoriler, Pırotlar, Fılleler, Moşeler, Cehüler, Dürziler, hep beraber diğer saftaydık! Her iki safta yerini almayan bir de Rumlar vardı ama, onlardan Diyarbakır’da ilaç için arasanız bir tane dahi bulamazdınız. Köşede bucakta belki kalmıştır, “kıtti” gibi turşu kurmaya yarar diye aradığınız zaman boşuna heveslenirdiniz.

 

Diyarbakır’ın eksilen rengi olarak gördüğü Rumların izini, okumaya geldiği İstanbul’da sürecektir yazar. Kitap yazarın 6 Eylül 1955 yılında İstanbul, İstiklal caddesinde yaşanan saldırılarla ilgili tanık olduğu olaylarla biter. Bu şiddet olayları, yazar için bir tekerrür anıdır.

 

2007’de Aras Yayıncılık tarafından yeniden yayınlanan en son kitabı “Söyle Margos Nerelisen?” de ise yazar, babasının kendisine sorduğu soruyu okuyucuya yöneltir. Sıradan okurun, günlük yaşamından kesitler sunarken damaklarda buruk bir Anadolu çeşnisi bırakır. Yine Ermeni, Keldani, Süryani, Pırot, Türk, Yezidi gibi farklı kültürlerin yaşamlarını aktardığı bu kitap, okuru da kendi kimliğiyle ilgili bir yolculuğa çıkarır.

 

Yazarın kitaplarının tamamında anlattığı ve her vesileyle değindiği çocukluğunun Diyarbakır’ı, bugün artık göremediğimiz bir kültürel çeşitliliğin var olduğu bir zamanı anlatır okurlara. Kürt, Ermeni, Keldani, Süryani ve Yezidiler gibi bugün bir arada yaşadığı bile unutulmak istenen toplumların geçmişte nasıl bir arada yaşadıklarının öyküsüdür bu.

 

Aras Yayıncılık
Türkiyeli okurlara Ermeni edebiyatını ve Ermeni yazarlarını tanıtmak için 1994’te kurulan Aras Yayıncılığın yöneticilerinden biri de olan Margosyan, kültürlerin birbirleriyle tanışmasının iletişim için en etkili yol olduğuna inanır. Yazarın, Evrensel gazetesinde yayınlanan köşe yazıları, Belge yayınları tarafından “Çengelli İğne”, Lis Yayınevinceyse de “Kirveme Mektuplar” başlığıyla kitap halinde ayrıca yayınlanmıştır.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.