William Saroyan ve Rafael de Nogales…

William Saroyan ve Rafael de Nogales…
Agos Gazetesi
Oral Çalışlar
28.11.2008

“18 Haziran- Siirt’e öğle olmadan girdik. Çevrede sığırlar ve mandalar otluyordu. Bir grup tüylü deve de bir su kenarında uyuyordu. Bu kır manzarasının ruhuma verdiği sükûnet, şose kenarında gördüğüm manzarayla bozuldu. Bu yamaç binlerce yarı çıplak ve hala kanayan cesetlerle dolmuştu. Cesetler öbek halinde ya da ölüm halinde birbirine sarılmış olarak yatıyordu. Babalar, kardeşler, oğullar ve torunlar vuruldukları gibi yatıyorlardı. Akbabalar başlarına birikmişti. Köpekler bağırsakları parçalıyordu.”

 

Bu alıntılar Rafael de Nogales’in ‘Osmanlı Ordusunda Dört Yıl 1915-1919’ (Yaba Yayınları) adlı kitabından. Nogales, Venezüellalı bir lejyoner. Almanya ve Belçika harp akademilerinde okumuş. Çeşitli ülkelerde savaştıktan sonra Osmanlı ordusuna da lejyoner olarak katılmış ve dört yıl boyunca bu orduda subaylık yapmış. Binbaşı rütbesiyle Van kuşatmasında bulunmuş. Daha sonra da Suriye ve Lübnan’daki savaşlarda yer almış.

 

Nogales, ünlü Ermeni Tehciri’nin de tanıklarından. Yukarıya aldığım satırlar, onun defterine aldığı notlardan. 1915 yılında Siirt ve ardından Bitlis’te gördüklerini anlatıyor. Günlük olarak tutulmuş notlardan oluşan bu kitap tam anlamıyla bir belgesel niteliğinde. Dünyada da o dönemde ne olup bittiğini anlatan en önemli kaynaklardan. Kitabı bir solukta okudum.

***

Ermeni asıllı Amerikalı yazar William Saroyan, Bitlisli bir ailenin çocuğu. Amerika’da doğup büyümesine rağmen, bütün çocukluğu atalarından dinlediği Bitlis öyküleri üzerine kurulmuş. Saroyan, 9-25 Mayıs 1964 tarihlerinde Türkiye’ye geliyor ve Anadolu’yu dolaşıyor.

 

Asıl merakı ise annesinden ve diğer büyüklerinden dinlediği Bitlis’tir. Bitlis’te kendisine bir karşılama düzenlenir. Dünyanın en ünlü yazarlarından birinin Bitlis kökenli olması, bu kentin insanları için bir övünç kabul edilir. O geziyi, Ara Güler, aralarında Fikret Otyam’ın da bulunduğu bir grup gazeteciyle birlikte izliyor.

 

Aras Yayınları, Saroyan’ın 100. doğum yıldönümü kapsamında, onun kitaplarını yayımlıyor. Bunlardan biri de ‘Amerikan’dan Bitlis’ e William Saroyan. Bir derleme bu. Kitabın kapağında, Saroyan’ın, ata yurdu Bitlis’i dolaşırken çekilmiş bir fotoğrafı yer alıyor. Karasabanın peşinde tarlasını sürmeye çalışan iki Bitlisli’nin yanında duruyor William Saroyan.

 

Saroyan, Bitlis’le karşılaşmasını şöyle dile getiriyor.

 

“Bitlis’in ana caddesinde, peynir ekmek yiyip çay içmek için geldiğimiz küçük bir Türk lokantasındayız bense burada olduğuma hala inanamıyorum, ailemin yüzyıllar boyunca yaşamış olduğu Bitlis’teyim… Babam Armenak’la annem Takuhi’nin, babamın babası Bedros’la, annesi Hıripsime’nin, annemin babası Minas’la annesi Lusıntak’ın doğdukları yerdeyim… Burada gördüğüm herkesi sevdim, onlar da uzun zamandır Bitlis’te yaşıyorlar buradaki hayatı umutsuz hale getirip, Minas’ın Lusıntak’a ‘Burayı terk edip Amerika’ya gidelim, burası artık bize göre değil’ dedirtenin, illa ki bu insanların büyükbabaları olduğunu düşünmüyorum. Sonra Minas öldü ve Lusıntak gerçekten de aileyi buradan götürdü ve böylece ben burada değil, Fresno’da doğdum. Yoksa bu insanları sevmemin nedeni, Ermenilerin burada yaşamasını imkânsız hale getirip ailemin Kaliforniya’ya gitmesine, böylece orada doğmama sebep olmaları mı? Kafam karışık değil, bir şey bilmiyorum. Ne olduğunu anlayamıyorum, çünkü en başta, en başta ne olduğunu bilmiyorum… ”

 

İki kitabı yeniden önüme koydum. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Saroyan’ın ne dediğini kavramaya çalışıyorum.

 

Hayat ise akıp gidiyor…

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.