Yaşayan Bir Tarihin Retrospektif Sergisi

Yaşayan Bir Tarihin Retrospektif Sergisi
Agos Gazetesi
Lora Baytar
16.10.2009

Sanatçı, yazar ve sosyal bilimci Tayfun Serttaş’ın hazırladığı ‘Stüdyo Osep’ başlıklı retrospektif sergi, 14 Ekim Çarşamba akşamı Galeri NON’da sanatseverlerle buluştu. Sergiye paralel olarak hazırlanan ve Aras Yayıncılık’tan çıkan kitabın tanıtımının da yapıldığı açılışa çok sayıda davetli katıldı. Sergi, geçtiğimiz ay, 11. Uluslararası İstanbul Bienali’ne paralel düzenlenen ‘Geçersiz Sebep-Yeterli Neden’ sergisiyle açılan NON’da düzenlenen ilk solo sergi olma özelliğini taşıyor.

 

Başlangıcı, bundan 10 yıl önce Tayfun Serttaş’ın Osep Minasoğlu’yla tanışmasına dek uzanan projede biyografi, retrospektif ve video-enstalasyon bölümleri arasında, Osep Minasoğlu’na ve fotoğrafın dönüşen fonksiyonlarına dair göndermeler yer alıyor.

 

Fotoğraf sanatçısı Osep Minasoğlu’nun 80 yıllık yaşamını ve 60 yıllık fotografik belleğini yeniden üreten kitap ise, ‘Biyografi’, ‘Retrospektif’ ve ‘Tanık’ olmak üzere üç temel bölümden meydana geliyor. Kitabın ‘Biyografi’ bölümünde 253, ‘Retrospektif’ bölümünde 153 olmak üzere toplam 408 görsel kullanılmış. Biyografi bölümünde yer alan metinlerdeki Osep Minasoğlu’na ait ifadelerin tümü Tayfun Serttaş tarafından önceki yıllarda yapılan sözlü tarih ve röportaj çözümlemelerinden alıntılanmış.

 

Osep Minasoğlu kimdir?
26 Şubat 1929’da İstanbul Samatya’da doğan Osep Minasoğlu, Hacı Osep ailesinin en küçük çocuğudur. Anaokulunu İtalyan Rahibe Okulu’nda bitiren Minasoğlu, Özel Saint Benoit Fransız Lisesi’ne devam ederken, Varlık Vergisi olayını yaşar. Fotoğrafla bu yıllarda ilgilenmeye başlayan sanatçı Beyoğlu’ndaki Kodak şirketinde çalışmaya başlar. Bu sırada 6-7 Eylül olayları patlak verir. Minasoğlu da Fransa’nın başkenti Paris’e gidip, orada fotoğrafçılığın inceliklerini öğrenir.

 

Paris’teki altı yılın ardından İstanbul’a döner ve dönemin en büyük fotoğraf stüdyosunu kurar: Osep Fotoğrafçılık. Ardından Show Stüdyosu gelir.
İlk otomatik baskı makineleri, ilk diyapozitifler onun sayesinde Türkiye’ye gelmiş, Yeşilçam’ın ünlü isimlerini bu yıllarda fotoğraflamaya başlamıştı.
Son yıllarda sağlık sorunları yaşayan Minasoğlu, yaşamını, çektiği siyah-beyaz fotoğrafların satışından kazandığı parayla sürdürüyor.

 

Sergiden ve kitaptan
Sergide ve kitapta yer alan fotoğraflar arasında Osep Minasoğlu’nun, anneannesi Makruhi Hanım’ın evinin terasından çektiği ilk fotoğraf olan Samatya, Surp Kevork Kilisesi’nin fotoğrafı, aile arşivlerinden kalan define haritaları ve Osep Minasoğlu’nun Paris günlerinden fotoğraflar da yer alıyor. Bunlar arasında Minasoğlu’nun Societe Romaphot fiirketi’nde çalıştığı yıllardan bir maaş bordrosu, Osep Minasoğlu’nun Paris Alliance Française’de dil eğitimi gördüğü yıllardan bir öğrenci kimlik kartı da dikkat çekici.

 

Osep Minasoğlu’nu Stüdyo Osep’teki çalışma masasında gösteren fotoğrafın yanı sıra Yılmaz Güney’in, Stüdyo Osep’te tab edilen fotoğraf filmlerini kontrol ederken göründüğü iki fotoğrafa da yer veriliyor. Kitapta yer alan fotoğraflar, Osep Minasoğlu’nun Türkiye sinema tarihi açısından da önemli olan arşivinden bir bölümü gözler önüne seriyor.

 

Parlak günler
Uzunca bir dönem çok başarılı işler yapan Osep Minasoğlu o günlerini kitapta şu sözlerle anlatıyor: “1964 senesinde epeyce para kazanmış durumda idim ve o zaman Beyoğlu’ndaki, Hacı Abdullah Lokantası’nın bulunduğu yerdeki, Hacı Abdullah’ın üzerindeki 352 metrekarelik bir yeri kiralamış idim. O zamanlar, Peri Mecmuası’nı çıkaran Mahmut Zeki isminde bir zat vardı ve bu adam işini çok iyi idare eder ve oranın birçok işleri benim atölyemde çekilir idi. Mahmut Zeki’nin birçok resimleri bende çekilir ve biraz, biraz ve biraz bayan resimlerinde, biraz çıplak resimler de olabilirdi ve bunları çok iyi şekilde çekebilirdim. Stüdyom oldukça geniş idi ve epeyce bir vakit bunu devam ettik ve bu arada çok iyi paralar kazandım.

 

O sıralarda müessesenin ismi Stüdyo Osep olarak devam etti ve epeyce bir iş devam etti. O sıralar, bir iki sene sonra, iş oldukça hareketlendi ve amatör işi çok rağbet buldu, renkli fotoğraf baskıları başlamış idi. Birçok atölyeler çok basit makinelerle renkli fotoğraf yapıyorlar idi ve o sene Fransa’ya gittim, Fransa’daki eski çalıştığım firmayı gezerek, orada beğendiğim birçok yerleri gezdim ve orada 60 bin dolara çok muazzam bir makine satın aldım ve kısa bir zaman sonra stüdyoma getirdim ve o zamanlar stüdyomun ismini ‘Stüdyo Show’a çevirdim.”
Minasoğlu’nun 80 yıllık yaşamını gözler önüne seren sergi, bir anlamda Osep Minasoğlu’nu da yaşayan bir tarih olarak karşımıza çıkarıyor.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.