Duyguların anatomisi; “Hayat Olduğu Gibi”

Duyguların anatomisi; “Hayat Olduğu Gibi”
Sanatın Dibi
Seray Şahinler Demir
27.11.2017

Döneminin önde gelen edebiyatçılarından, hukukçularından ve siyasetçilerinden biri olan Krikor Krikor Zohrab’ın 1911 yılında kaleme aldığı, “Gyankı inçbes vor e”- “Hayat Olduğu Gibi”,  günümüz Türkçesiyle ilk kez okurla buluşuyor.

 

11 öykünden oluşan kitap, ilk kez 1911 yılında Ermenice aslından çevrilmiş.  Eserin Osmanlıca çevirisi, Kudret Emiroğlu’nun çeviriyazısıyla, 2000 yılında Ayraç Yayınları tarafından yayımlanmış. Bugün ise ilk kez Aras Yayınları etiketiyle günümüz Türkçesiyle okurla buluşuyor. Kitabın çevirisi Tomas Terziyan ve Hermon Araks’a ait.

 

Kitap, -oldukça isabetli bir kararla- Krikor Zohrab’ın geniş yaşam öyküsüyle başlıyor.  Arşag Alboyacıyan’dan alıntılanan bölümlerde Zohrab’ın öğrencilik dönemi, roman ve öykü yazarlığı, gazeteciliği, şairliği, avukatlığı ve hukukçuluğu, toplumsal ve siyasal faaliyetleri, karakteri ve ölümü detaylıca ele alınıyor. Çalışma, Zohrab ile tanışmayanlar için büyük fırsat. Zira burada, Zohrab’ın yazarlık serüvenini etkileyen dönüm noktalarına, İttihat ve Terakki dönemindeki siyasetçi kimliğine ve rolüne, 11 Nisan 1915 yılındaki tutuklanışına ve ardından gelen tehcir ve ölüm haberine kadar pek çok bilgiye yer veriliyor. Okurların burada bir dönem okuması yapması da mümkün.

 

Kitapta yer alan “Boyun Borcu”, “Mutlu Ölüm”, “Ayinga”, “Maske”, “Kilisenin Avlusu”, “Cogo”, “Poturlu”, “Armenisa”, “Hagopg” gibi öykülerin temelini ise, aşk, kadın-erkek ilişkileri ve ölüm oluşturuyor. Sevgi, sevinç, hayal kırıklığı, mutlu, umutsuz karakterler net ifadelerle, gerek rel gerek duygusal perspektifle işleniyor. Bu noktada, Zohrab’ı herkesin keşfetmesini isterim. Yazarın kurduğu dünya, günümüz edebiyatında okuru sıkça rahatsız eden fazlalıklarla taşmış kurgulardan kaçmak isteyenler için bir liman niteliğinde. Çok sıcak, çok gerçek.

 

Öykülerin fonunda ise hayat mücadelesinde, şehir ve taşra hayatındaki çatışmalar var. Bu noktada yazarın didaktik bir üslup takınmadan, öykünün kendisine odaklandığını görüyoruz. Elbette Zohrab’ın kimliğine paralel olarak Ermeni toplumunun yaşamından kesitler de var. Fakat yazar burada salt Ermeniler’e odaklanmak yerine, evrensel bir dil oluşturarak meseleye daha geniş çerçeveden bakmayı tercih etmiş. Dolayısıyla buradaki tercih sizi yanıltmasın. Bu, toplumu özelinde insanın iç dünyasındaki duygularının, tercihlerinin, olaylar ve olgular karşısındaki tavrı ve yaklaşımının bir yansıması. Bir nevi Hagop Baronyan tadında.

 

“Hayat Olduğu Gibi” günümüz insanı için yeni bir dünya sunan, duyguların anatomisini çıkaran bir kitap…

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.