Geleneklerin ‘Dün’ü Bu Kitapta

Geleneklerin ‘Dün’ü Bu Kitapta
Agos Gazetesi
Lora Baytar
15.12.2006

Aras Yayıncılık ‘tan çıkan ‘1914 Öncesi Ermeni Köy Hayatı’ adlı kitap Ermeni kültürünün ‘dün’ünü gözler önüne sererken yitip giden gelenekleri de açığa çıkartıyor.

 

Geçtiğimiz günlerde Aras Yayıncılık aracılığıyla okurlarla buluşan bir kitap tabiri caiz ise Ermeni Kültürü’nün ‘değişim miladı’ olarak nitelendirebileceğimiz 1914 öncesini sosyal yaşam bağlamında gözler önüne seriyor. Yayınevinin inceleme dizisinden çıkan “1914 öncesi Ermeni Köy Hayatı” başlıklı kitap Anadolu’nun kırsal bölgelerindeki yok olmaya yüz tutmuş yaşama ilişkin anıları canlı tutmayı da başarıyor.

 

Anlatı ve fotoğraflardan oluşan kitap, Halkbilimci Susie Hoogasian Villa’nın, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde doğup büyümüş 48 Ermeni ile 1960’ların ortaları ile 1970’lerin başları arasında yaptığı kapsamlı görüşmelere dayanıyor. Çalışmasını ABD’nin Detroit kentinde sürdüren Villa, 1978 yılında çalışmasını tamamlamadan vefat etmişti. Ardından projeyi devralan Mary Kilbourne Matossian, konuyla ilgili Ermenice ve Rusça kaynaklarla kitabı oluşturdu.

 

Kitapta Ermeniler’in Anadolu’nun kırsal kesimlerinde sürdürdükleri hayat, çeşitli konu başlıkları altında, sistematik bir şekilde ele alınıyor.

 

Birbirinden dolu yedi bölüm
Yedi bölümden oluşan kitabın ilk iki bölümünde, tipik Ermeni köylerindeki aile ve aşiret örgütlenmesi, konut mimarisi, hayvanların bakımı, tarım, hasat ve harman, ürünlerin işlenmesi, geleneksel giyim ve ev işleri üzerinde duruluyor.

 

Kitabın en önemli kısmını oluşturan sonraki üç bölüm ise, nişan ve evlilik adetleri, dulluk ve yeniden evlenme, kısırlık, hamilelik, doğum, vaftiz, bebeklerin bakımı ve çocukların yetiştirilmesi gibi, özellikle kadınların günlük hayatını şekillendiren konular üzerine yoğunlaşıyor. Emzirme ve sütten kesme yöntemlerinden kundak türlerine, tuvalet eğitiminden çocuğa kültürel değerlerin aşılanması için başvurulan yollara kadar çok çeşitli ayrıntılar içeriyor. Son iki bölümde, kırsal kesimlerde yaşayan Ermeniler arasında yaygın olan, Hıristiyanlık öncesi dönemden kalma inanış ve uygulamalar, aziz efsaneleri, batıl inanışlar, bayramlar ve mevsimlerle bağlantılı kutlamalar, rüya tabirleri, halk tıbbı uygulamaları ve cenaze adetleri ele alınıyor.

 

Kitabın son bölümünde ise Villa’nın bu araştırma için görüşme yaptığı 48 kişiyle ilgili biyografik notlar bulunuyor.

 

Resim altları dikkat çekici
Günümüz Ermeni gelenekleri ile o dönem gelenekleri arasında oldukça büyük farklılıklar olduğunu da açığa çıkaran kitapta yer alan resimler ve resim altları en az metinler kadar ilgi çekici. Tarihi, bir masal gibi olmaktan çıkarıp belgelere dönüştüren resimlerden biri, yeni evli bir Ermeni kadınının hayatının, evlilikle gerek iş durumu gerekse davranışlar olarak ne kadar değiştiğini gözler önüne seriyor. Öyle ki bir eve gelin giden bir Ermeni kadını en az bir yıl başını ve yüzünü örterek aile büyüklerinin yanında bazen yıllar boyu suskun kalırmış:
“Görüşülen kişiler arasında, Muş bölgesinden gelmiş olanların tümü, gelinin görevlerini anlatırken yeni evli kadının ilk zamanlar yalnızca çocuklarla konuşabildiğini söyledi. Bu konuyla ilgili olarak belirtilen süreler ise bir ay (Erzincanlı Azniv Hanım) ile dört yıl (Muş Karagilli Misak Bey) arasında değişiyordu. Misak Bey, kendi annesinin alçakgönüllülüğünden ve gelin gittiği aileye olan saygısından dolayı yedi yıl boyunca gönüllü olarak susmuş olduğundan bahsetti…”

 

Günümüzde hala geçerli olan, küçük yaşta evlendirilen kızlar geleneğinin o dönemlerde oldukça yaygın olduğuna tanıklık eden kitabın bir diğer önemli yanı ise her bölümün hemen ardında yer alan karşılaştırmalar bölümü.
Doğu Avrupa ve Yakındoğu’nun diğer halklarının ritüelleri ile Ermeni geleneklerinin karşılaştırmalarının yer aldığı bu bölüm ritüeller arasındaki benzerlik ve farklılıkları da ortaya koyuyor.

 

Geleneklerin yörelere göre değişim gösterdiğini de kanıtlayan kitaba göre, günümüz hızlı tüketilen dejenere ilişkilerine karşın o dönemlerde boşanma söz konusu bile değilmiş. İkinci evlilik yalnızca bir kadın ya da erkeğin dul kalması durumunda gündeme geliyormuş.

 

Sadece araştırmacı ve meraklıların değil bugün Ermeni kimliğini taşıyan herkesin okuması gereken bir kitap “1914 Öncesi Ermeni Köy Hayatı”. Geleneklerin kaynaklarını bilmek elbette ki çok önemli ama bir de yitip gidenleri öğrenmek var işin ucunda.

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.