Hayatların İzi Kalır Bir Yerlerde

Hayatların İzi Kalır Bir Yerlerde
Evrensel Gazetesi
Ragıp Zarakolu
13.11.2007

İstanbul Kitap Fuarı ‘nda aldığım en değerli hediyelerden biri, “Agos ” Dergisinin editörlerinden Mayda Sarris’in 30 söyleşisini bir araya getiren ve Aras Yayıncılık tarafından neşredilen “İzi Kalır Hatıraların” adlı kitap oldu.

Mayda Saris uzun zamandır, “Agos “un sanat sayfalarının editörlüğünü yürütüyor. Ve İngilizcesi de yayınlanan “Başlangıcından Günümüze Ermeni Resmi” adlı, kendi alanında tek olan çok önemli bir çalışmanın da sahibi.
Kitaptaki birçok röportaj beni yüreğimden vurdu.
Hepsi yaşamı yeniden inşa etmenin, acılarla birlikte yürümeyi becermenin destanını yansıtıyordu.
Ama bunlar arasında beni en çok etkileyenlerden biri, büyük ozan Rupen Sevag’ın kızının öyküsü oldu.
Bir de eşi BM görevlisi Enver Ergun 1984 yılında Viyana ‘da öldürülen Ülkü Ergun ‘un söyleşisi. Ülkü Ergun , sevgili Hrant ‘ın katledilmesinden sonra “Agos “u ziyaret edip başsağlığı dileyenler arasındaydı. Bu söyleşi empati kurmanın ve insanlığını savunabilmenin az rastlanır örneklerinden.
Öte yandan Kazım Karabekir Paşa ‘nın kızı Hayat Karabekir ile yapılan “Gözetim Altında Bir Ömür” söyleşi de, tam da Erenköy ‘deki Karabekir Müzesini ziyaret etmemin ardına geldiği için en ilgimi çekenler arasında yer aldı.
Müzede, Kazım Karabekir ‘in görmediğim bir kitabını da almıştım.
Resmi tarihe karşı ilk sesini yükseltenlerden biri de Karabekir olmuştur. “İstiklal Harbimiz ” adlı kitabını 30’lu yılarda yayınladığında, bu kitaba el konulmuş ve Karabekir ‘in evi hafiyelerce sürekli tarassut altına alınmıştı.
Bu arada hafiyeler istasyonda, Ermenilerin Karabekir Paşa ‘ya suikast hazırlığı içinde olduğunu düzmece haberini yaymaya başlarlar. O zamanın “Üç Aliler” yönetiminde olan “derin devleti” harekete geçmiştir anlaşılan.
Karabekir , derhal Başbakan İnönü ‘ye bir mektup yazar. Karabekir ‘in yaklaşımında ilginç olan, bu suikast ile küllenmiş olan bir yaranın yeniden deşileceği ve masum Ermenilere saldırılması için bunun bahane olarak kullanılacağı, bunun ülke dışında da iyi intiba bırakmayacağı endişesini de yansıtmasıydı.
Her neyse Rupen Sevag’ın kızı Şamiram Sevag’ın söyleşisi beni niye etkiledi?
Belki biraz da Alman olan karısının onu kurtarmak için giriştiği umutsuz çabalardan dolayı. Sevag’ın eşi, kendi ülkesinin ilgisizliği karşısında Alman pasaportunu yırtıp elçinin yüzüne fırlatır atar.
İnsanlığa karşı işlenen bu suçtaki ortaklıkları nedeniyle. Lanet okur, çocuklarının bir gün Alman militarizmi ile hesaplaşmasını diler . Bu dileği gerçek olur, oğlu Nazi işgaline karşı direnenler arasında yer alacaktır.
Daha sonra da Fransa ‘ya yerleşir. Bir daha hiç evlenmez. Tutkuyla aşık olduğu ve birlikteliğine doyamadığı büyük şairin anısına sadık kalır sonuna dek.
Ve resmine bakıyorum ne kadar güzel bir kadın diyorum. Ve Nice ‘de yaşayan kızı da 90’ında ne kadar güzel ve hayat dolu…
Hangisini anlatsam ki, hepsi bir yaşama tutunma, acılara karşın başarılı olma öyküsü… Bir yanda hep hüzün olsa da…
11 kardeşi ile Kiğı ‘nın bir köyünden başarıya yükselen ve “Van Gümüş İşçiliği” adlı özgün bir kitabın sahibi olan Osep Tokat ‘ın öyküsü gibi.
Biraz da gazeteci ve yayıncı Teotig’in “11 Nisan Anıtı” adlı kitabında Sevag ile ilgili sayfaları yeni baskıya hazırlamış olmamdan dolayı belki de bu söyleşi beni daha bir etkiledi.
Sağ kalanlardan Mikayel Şamdancıyan, Teotig’in kitabında yer alan anılarında aynı zamanda bir doktor olan Sevag’ın son günlerini şöyle anlatır:
“1915 Haziran sonları, ilk kervanın ayrılması ve on dokuz kişinin İstanbul ‘a dönme izninden sonra, bir buçuk ay kadar Sevag ile beraber yaşadım.
Ramazan başlamıştı. Katliamların fısıltıları da kulağımıza gelmeye başlamıştı. O günlerde, sürülenler Müslüman olurlarsa kurtulacaklar sözünü duyduk. Bu ölümden daha iyi olsa da, pek çoğu inancını değiştirmeye ikna olmadılar.
Bizim kervan Çankırı ‘ya vardığı zaman, aramızda sekiz doktor vardı. Çankırı ‘da ise hiç yoktu. Bizim doktorlar hünerlerini gösterdiler. İstanbul ‘a dönmeden önce üç doktor kalmıştı. En çok aranan Sevag idi.
– Bir gün öğleden sonra, yemek için eve dönmez, oysa her zamanki gibi evde bekliyorduk. Biz üzüntüyle sıkıntıyla beklerken nihayet geldi. Oldukça suskun ve yorgundu. Eziyet görmüş olduğu belliydi. Masada hiç konuşmadı, yalnız kaldığımızda, pansuman ettiği kızın babasının kendisini eve çağırıp iki saat alıkoyduğunu söyledi. Bu esnada ona Ermeni katliamının nasıl gerçekleşmek üzere olduğunu ve aynı emirlerin Çankırı Ermenileri için de beklendiğini anlatmıştı. Ve onu Müslümanlaşması için ikna etmeye çalışmıştı daha geç olmadan. Ona ayrılma izni verdikten sonra, din değiştirmesi için 24 saat verir. Ertesi günü bayramdır. Sevag ailesini çok sevdiği için ölmek istememektedir. Belki de 24 saat dolmadan din değiştirmek için yetkililere başvuracaktır. Çünkü dört gün önce Ankara ‘da iki binden fazla erkek öldürülmüştür.
Sevag ise ondan bekleneni yapmadı ve başvurmadı.
Arkadaşlarımızı telaşlandırmamak için Dikran Kelekyan dışında hiç kimseye anlatmadık.
Ama bizi başımıza gelecek felaketin korkusu sarmıştı. Evimizi şehir dışından merkeze taşıdık. Bu ev Sevag’a birinci kervanda sürülen kurban edilen biri tarafından bırakılmıştı…
İkinci kervan da yola çıktı. Biz otuz yedi kişi kalmıştık. Aramızda Sevag, Varujan ve Kelekyan da vardı. Bu sayıda bir liste gelmişti ya serbest kalacak İstanbul ‘a dönecek ya da kervanlara katılacaklardı.
-Nihayet 13-26 Ağustos 1915 Perşembe sabahı, bir gece önceden Sevag beş kişi ile birlikte ayrıldı. Mutasarrıf vekili her türlü iyiliği gösterdi Ayaş ‘a sağ salim varabilmeleri için. Ayrılacağı gece evimizde pek acı yoktu. Yemekler yenildikten sonra, gece geç yattık . Sevag yine eşi ve oğlu üzerine kâbuslar görmüştü.
Arabacı gelmişti, düşünecek zaman kalmamıştı. Ayın olmadığı bir gecede arkadaşlarımızı yola koyduk.
Aynı akşam saat 12’de beklenen acı haber telefonla Çankırı ‘ya vardı.”

Sitemize giriş yaparak kişisel verileriniz, site kullanımınızı analiz etmek, sosyal medya özellikleri ve reklamları kişiselleştirmek amacıyla çerezler aracılığıyla işlenmektedir. Detaylı bilgi için Çerez Politikası Metni’ni okuyabilirsiniz. Anladım butonuna tıklayarak açık rıza beyanında bulunmuş olursunuz.