Takuhi Tovmasyan, Aras Yayıncılık’tan çıkan ‘Sofranız Şen Olsun’ kitabında ailesinin mutfağından derlediği tatları anılarıyla harmanlayarak bugüne taşıyor.
Takuhi Tovmasyan, yeni bir edebiyat akımı haline gelen yemek kitapları kervanına, özel anlatım dili ve farklı bir bakış açısıyla hazırladığı “Sofranız Şen Olsun”la katıldı. Tovmasyan, ninelerinin mutfağından damağında ve aklında kalanları bugüne aktarırken muhabbete hiç dokunmadan klasik bir Tovmasyan sofrasına konuk ediyor okurlarını.
Ailesiyle olan anılarıyla harmanlanan yemek tarifleri, tüm Tovmasyan ailesini de tanımanızı sağlıyor. Kitabı okurken, kimi zaman yazarın büyükannelerinden kendisiyle aynı adı taşıyan Takuhi veya Akabi, kimi zaman da dedesi gazinocu Gazaros Efendi rakısıyla kuruluyor bir yanınıza.
“Kimi evde, yemek, yaşamak için yenir. Kimi evde, yemek için yaşanır. Bizim evde ise muhabbet olsun diye yenirdi. Sofra muhabbet için kurulur, yine muhabbetle kaldırılır. Yediğimiz yemeklerin tariflerini yazma fikri, işte böyle bir yemek muhabbetinde doğdu. Bildiklerimi, pişirdiklerimi anlatacak-yazacak ve çocuklarıma miras bırakacaktım. Bu fikri tereddütsüz benimsedim. Sofra muhabbetlerimizi aynen yazacaktım. Yemek yemek gibi, yemek yapmak gibi, sofra muhabbetlerimiz gibi, olağanüstü bir tat aldım bütün bunları yazarken.”
Tovmasyan, düğün-bayram sofralarının vazgeçilmezlerinden olan sıradan salatalara, tatlıdan tuzluya, etliden sütlüye, herhangi bir ayrım yapmadan, bir düzen kaygısı gütmeden, öylesine, için den geldiği gibi yazmış kitabı. Ne zeytinyağlılar-tereyağlılar diye bir ayrım yapmış, ne de Anadolu veya Trakya mutfağı diye bir başlık düşünmüş sadece sofralarından resimler çizmeye çalışmış.
“Ne kadar Ermeni, ne kadar Rum, ne kadar Türk, ne kadar Arnavut, ne kadar Çerkez, ne kadar Patriyot, ne kadar Çingene yemekleri bunlar bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, o da bunları Çorlulu Akabi ve Takuhi yayalarımdan, yani nenelerimden öğrendiğimdir.”
Kitabın sayfalarını karıştırırken bir yandan da Tovmasyan ailesinin geçmişinden bugününe tüm fertlerini tanıyorsunuz. Damak zevki olmayan, yemek pişirmeyi sevmeyen yok ailede: Tomo Daydayı, Mari Yayayı, Takuhi Kuyriği…
Tovmasyan sofrasının bereketi sakatatından kaynaklanır. Sakatatla bu kadar çok yemek yapılabildiğini belki de ilk kez bu sofrada görürsünüz. Dalak dolması, ciğer bohçası ve diğerleri… Kitapta bu yemeklerin 26’sına yer veriyor Tovmasyan. Ermeni mutfağı deyince akla ilk gelen topikten midye dolmasına, çılbırdan jamkapısına kadar tatlı-tuzlu birçok yemek.
Her yemek kitabında eksik olan bir şeyler mutlaka vardır. Aşçılar kendi meslek sırlarını vermek istemezler. Merak edip soruyoruz, bu kitapta da var mı acaba böyle eksikler diye. “Profesyonel bir aşçı olmadığımdan böyle bir şey düşünmedim. Yani ne biliyorsam yazdım, dolayısıyla bir aşçı gibi davranmam beklenemezdi. Yemeklerin püf noktaları, her tariften önce yemekle ilgili anlatılan anılarımda.”
Yazarlık serüveninin bu ilk kitabında anılarıyla en sevdiği işi yani yemek pişirmeyi birleştiren Tovmasyan, ilk olarak 1992 yılında, yine bir yemek masası muhabbetinde başlamış tariflerini yazmaya. Kitapta Ermeni sofrasından tanıdık birçok yemeğin yanı sıra Tovmasyan ailesine ait özel tatlar da var. Jamkapısı tatlısı, pintikarı böreği, çullama, çılbır, kuzu kapama ve cizleme kitaptaki 26 tariften birkaçı.