200,00 ₺
Etiket Fiyatı: 400,00 ₺
Ermeni Edebiyatı Numuneleri sekiz ünlü Ermeni yazardan on dört öykü içeriyor. Öyküleri Ermeniceden Osmanlıcaya çevirerek Servet-i Fünun dergisinde yayımlayan Sarkis Srents, dört ünlü Osmanlı aydınından aldığı beğence yazılarını da ekleyerek Numuneler’i 1913 yılında kitaplaştırmıştı.
Bu sekiz yazarın arasında kimler yok ki: “Öykülerin prensi” Krikor Zohrab, Ermenice taşra edebiyatının parlayan isimlerinden Rupen Zartaryan, Doğu Ermenicesinin büyük isimleri Avedik İsahakyan ve Avedis Aharonyan, dönemin yükselen yıldızları Zabel Yesayan ve Zabel Asadur, gerçekçi edebiyatın temsilcileri Dikran Gamsaragan ve Hrand Asadur adeta bir resmigeçide çıkmış gibiler Numuneler’de.
Kitaptaki öyküler 1900’lerin başındaki Osmanlı İstanbul’undan ilgi çekici manzaralar sunar. Kadıköy’den karşı yakaya geçmek için kiralanan sandallar, Galata’da işleyen atlı tramvaylar, Beyoğlu’ndaki salonlarda düzenlenen maskeli balolar, taşralı hamalların çilesi, koca bulma ümidiyle Bursa’dan İstanbul’a göçen genç kızların hayal kırıklığı, gençlerin sancılı aşk hikâyeleri…
Abdullah Cevdet, Harutyun Şahrigyan, Süleyman Nazif ve Şahabettin Süleyman’ın kitapta yer alan beğence yazıları Numuneler’in nasıl büyük bir boşluğu doldurduğunu kanıtlar niteliktedir. İleri gelen şair-yazarlardan Süleyman Nazif’in, “Ermeni Edebiyatı Numuneleri’ni okuyana kadar birçok ırkdaşım gibi Ermeni Edebiyatı’ndan habersizdim” cümlesi bu açıdan önemli bir tanıklıktır. Ermeni Edebiyatı Numuneleri, Ermenice edebiyatta iz bırakmış önemli yazarlarla tanışmak için mükemmel bir fırsat sunuyor.
Ermeni Edebiyatı Numuneleri sekiz ünlü Ermeni yazardan on dört öykü içeriyor. Öyküleri derleyerek Ermeniceden Osmanlıcaya aktaran Sarkis Srents, dört ünlü Osmanlı aydınından – Abdullah Cevdet, Harutyun Şahrigyan, Süleyman Nazif ve Şahabettin Süleyman – aldığı beğence yazılarını da ekleyerek Numuneler‘i1913 yılında kitaplaştırır.
Dönemin Ermeni Edebiyatı’ndan canlı örnekler sunan kitap, yayımlandığı ortamda büyük bir boşluğu doldurur. Ne var ki, 99 yıl sonra bugün, çift dilli olarak okuyucuyla buluşan Numuneler, ‘var olan’ın, ‘yaşamakta olan’ın capcanlı bir yansıması yerine, ‘yok olan’ın, ‘artık yaşamıyor olan’ın silik bir yansıması olarak çıkar karşımıza: Osmanlıca yok olmuştur; Türkiye’de Ermenice edebiyat üretilmiyordu ve kitaptaki çoğu öykünün kaleme alındığı dil olan Batı Ermenicesi, unutulmaya yüz tutmuştur. İşte tam da bu sebeplerden dolayı, kitabın adı “Ermeni Edebiyatı Numuneleri” değil, “Ermeni Edebiyatı Numuneleri – 1913″tür.
Dönemin ileri gelen aydınlarından Abdullah Cevdet, Ermeni Edebiyatı Numuneleri için kaleme aldığı yazısında, 99 yıldır gitgide büyüyen bu boşluğu öngörmüştür adeta: “Edebiyatçılar, şairler bir milletin ruhudurlar, bir milletten bunlar çıkarıldıktan sonra o millette ne kalır? His ve ileti yeteneğini çıkarırsanız insanda etten başka ne kalır? Güneş doğadan yok edilirse evrende ne kalır?”
Asıl adı Sarkis Hovhannes Kılıçyan'dır. II. Meşrutiyet'in ilanına kadar Tekirdağ, Edirne ve Malkara'da öğretmenlik ve okul müdürlüğü görevlerinde bulundu. 1913-1915 yıllarında ise İstanbul'daki Bezazyan ve Hayrikyan okullarında Fransızca ve Türkçe dersleri verdi. Bu dönemde Azadamard [Özgürlük Mücadelesi] gazetesine Türkçe yayın organlarından yaptığı çevirilerle katkıda bulundu. 1914-1915 yıllarında kısa bir süre milletvekilliği yaptı.
24 Nisan 1915'te diğer Ermeni aydınlarıyla birlikte tutuklanarak Ayaş'a götürüldü. Adının Sarkis Kılıçyan olmadığı, Sarkis Srents olduğunu söyleyerek serbest kaldı ve kimliğini gizleyerek İstanbul'a döndü. Kendisini "Kömürcü Sarkis" olarak tanıttığı Beykoz'a yerleşip çıkmaz bir sokakta kömürcülük yapmaya başladı. Ermeni bir muhbirin ele vermesiyle yakalanarak tehcir edildi. Konya'da, Ermeni Protestan rahibi Der Stepanyan'ın kızı olduğundan tehcire tabi tutulmayan eşini buldu ve bu sayede Der Zor'a götürülmekten kurtuldu. 1922'de 200 Ermeni yetimle Romanya'nın Strunga şehrine geçti ve orada oluşturulan yetimhanenin altı yıl boyunca müdürlüğünü üstlendi. Daha sonra Galati'deki Ermeni okulunda müdürlük ve Bükreş'teki Ermeni okulunda öğretmenlik yaptı.1944 yılında kendisi için düzenlenen bir törenle öğretmenliğinin kırkıncı yılını kutlayarak emekliye ayrıldı. 1955'te, 80 yaşında Bükreş'te hayata gözlerini yumdu.