135,00 ₺
Etiket Fiyatı: 270,00 ₺
Amerikalı yazar Nancy Kricorian Türkçeye çevrilen üçüncü romanı Işık Hep Oradaydı’da bu kez bizi işgal altındaki Paris’e götürüyor. Kricorian, Nazilerin Haziran 1940’ta Paris’e girmesiyle başlayan romanında, Paris’in banliyölerinde yaşayan göçmen bir Ermeni ailenin dört yıl süren işgal ve savaşın getirdiği sefalet karşısında hayata tutunma çabasını anlatarak dönemin atmosferini yakalamayı başarıyor. Siyasi şiddet, katliamlar, açlık ve güvensizlik ortamında dahi direnişin ve umudun var olmaya devam ettiği Paris’te, aşk da ruhları türlü hallerin girdabına sürüklemeyi sürdürüyor. Romanda, Ermeni aileler Yahudi dost ve komşularının başlarına gelen felaketle henüz çeyrek asır önce kendi başlarına gelen felaket arasında, geçmişle bugün arasında gidip gelirken, onların tarihin tekerrür edeceğine dair duydukları korku, metindeki gerilimi artırıyor.
Paris nasıl önce düşüp sonra direndiyse, romandaki karakterler de açlık, savaş ve verilen kayıplar karşısında tekrar tekrar yeniliyor, ancak pes etmiyor. Paris eninde sonunda kurtuluyor ancak romanın karakterlerinden birinin de söylediği gibi, bu en büyük insanlık suçlarına tanıklık etmiş olanların bazı sınavlardan selamete çıkması pek mümkün olmuyor. Yine de romanın isminin de vaat ettiği üzere, bütün bu karanlığa rağmen çatlaklardan sızan bir ışık hep oluyor.
Babamın karanlık bir ruh haline büründüğü zamanlarda söylediği Ermeni özdeyişi geldi aklıma: Şehre iki sepet bok gönderseler, birinin adresi bizim evdir. İşgal şehre gelen bok sepetleriydi, orası kesin, ama en büyük sepet Yahudilere gönderilmişti.
Okulda Denise gibi sarı yıldız takan başkaları da vardı. Kızlardan biri uzun saçlarını aşağıya doğru bırakmış, böylece yıldızın büyük kısmını kapatmıştı. Bir diğeri ceketinin klapasını kıvırarak yıldızı saklamıştı.
Matematik öğretmenimiz Madam Bourdet katı ve zor beğenen bir kadındı ama o sabah telaşlı bir hali vardı. Birçok kez elindeki tebeşiri düşürmüştü ve ikide bir terleyen yüzünü silmek için kazağının manşetine tıkıştırdığı mendilini çıkarıyordu. Ders bitimine yakın o resmi tavrıyla sınıfa bir duyuru yaptı. “Sevgili kızlarım, şimdi söyleyeceklerimin cebirle bir ilgisi yok ancak Fransa Cumhuriyeti’nin değerlerine yapılan bu son hakarete şahit olmaktan dolayı bu sabah yaşadığım derin teessürü sizlerle paylaşmaktan kendimi alamıyorum. Ve bu onur kırıcı davranışa maruz kalanlarınız için yapabileceğim tek şey, Fransız halkının büyük çoğunluğu adına en samimi özürlerimi sunmaktır. Ders bitmiştir.” Tüm sınıf büyük bir ciddiyetle sınıftan çıkarken Madam Bourdet gözlerini kuruluyordu. Denise kolumu tutup fısıldadı, “Ödev vermeyi unuttu.”
New York’ta yaşayan yazar ve activist Nancy Kricorian, Massachusetts eyaletinin Watertown kentinde, Ermeni toplumunun içinde büyüdü. Ailesi 1915’ten önce Adana ve Mersin’de yaşıyordu. İlk romanı Zabelle 1998’de, son romanı All The Light There Was 2013’te basıldı.
Avlaremoz Özlem Karakuş 24.04.2023