172,50 ₺
Etiket Fiyatı: 230,00 ₺
Kısacık bir ömre sığdırılmış bir avuç şiirle Ermenice edebiyatın yönünü değiştirmiş, ardından gelenler üzerinde derin izler bırakmış bir şairdi Garbis Cancikyan. Daha çocuk sayılabilecek bir yaşta, geçmişte adeta şairlerin kaderi gibi görülen ince hastalığa tutulmuş, 1940’ların zorlu koşulları altında okul, iş, ev, geçim dertlerini de omuzlarından hiç indirmeden şiirin, yazının, edebiyatın peşinde koşmuştu. Doyasıya yaşamadan dünyayı terk edecek olmanın derin acısı yüreğine yer etmiş birinin yakarması, dövünmesi olağanken, o hiç sızlanmandan, metanetle karşılamıştı ölümü. Kendi sonunu bir günbatımına benzeterek, hayallerini, umutlarını, yüzüstü bırakıp, iç dünyasının çalkantıları içinde sönüp gidişini incelikli bir anlatımla dizelere dökmüş, “ömrünün şubatı”nı sonsuzlaştırmıştır. Kitapta, Ohannes Şaşkal’ın usta işi çevirisiyle Türkçede adeta yeniden yaratılan Cancikyan’ın şiirlerinin yanı sıra, düzyazıları ve hakkında kalem arkadaşlarının yazdıkları da yer alıyor. ‘Şu Ömrümün Şubat’ı’ yitip gitmiş bir şairin nadir bulunur değerdeki edebi birikimiyle tanışmak, sadece 26 yıl sürmüş yazı sevdalısı bir ömrün tanığı olmak isteyenler için.
Gençliğini hastalıklarla boğuşarak geçirdi Cancikyan. Doyasıya yaşamadan yitip gidecek olmanın derin acısı yüreğine yer etmiş ve ölüme yargılı birinin yakarması, dövünmesi olağanken, o hiç sızlanmadan, metanetle karşılamıştır ölümü. Kendi sonunu günbatımına benzeterek, hayallerini, umutlarını yüzüstü bırakıp, iç dünyasının çalkantıları içinde sönüp gidişini incelikli bir anlatımla dizelere dökmüştür orada Cancikyan, “veda” sözleri gibi.
Rüzgâr şiirindeki,
yapraklara mırıldandığın
esrarlı şarkıların
alır
şiirin dünyalarına
götürür bizi
güzel kadınlardan
öpücükler çal
kondur dudaklarımıza
mühürle ve git
dizeleri onun hayal gücü ve sınır tanımayan yaratıcılığı için güzel bir örnek. Garbis Cancikyan şair doğmuş yaratıcılardan; sonradan şair olmaya kalkışanlardan değil. Ne yazık ki son bulmuş hayalleriyle yarım kalmış bir hayattır onun macerası. Erken ölmeseydi, ama yazmayı sürdürseydi, nerelere ulaşırdı büyüleyici ve cömert şiiri? Soru, içimizi acıtan bir sızı gibi.
6 Ocak 1920'de Samatya'da doğdu. İlköğrenimini semtin Sahakyan-Nunyan Okulu'nda aldı, ardından 1934'te Getronagan Lisesi'ne girdi. Bir yıl sonra, 1935'te Getronagan'ı bırakmak zorunda kaldı ve bir ticarethanede çalışmaya başladı. Buna karşın, içindeki öğrenme arzusu yok olmadı. Geçen günlerin kendisini okul çağından biraz daha uzaklaştırdığını fark ettiğinde, 1937'de, bu kez İtalyan Lisesi'ne girdi. 1939'da tekrar Getronagan'a dönüş yaptı. Yakalandığı verem hastalığı, 1943'te, daha lise dönemini tamamlayamadan, onu kesin olarak okuldan uzaklaştırdı.
İlk şiiri "Ore Or" (Günden Güne), Pakarat Tevyan'ın Badger (Resim) dergisinde Araksi Soğomon mahlasıyla yayımlandı (1939). Daha sonra Yerçanik'te (Mutlu), Avedis Aliksanyan'ın Badger'lerinde ve aynı zamanda Nor Or (Yeni Gün) ve Jamanak(Zaman) günlük gazetelerinde eserleri basıldı. Ölümünün ardından, bazı yayımlanmamış şiirleri, Aysor (Bugün), Carakayt (Işın) ve Jamanak'ın sayfalarında okurla buluştu. Gün yüzü görmüş bu işlerinden başka, yayımlanmamış birtakım Türkçe ve Ermenice ürünler de bıraktı.
Çeşitli edebi ekolleri sırayla tanımaya başladı. Füturizm, Dadaizm, Sürrealizm, Empresyonizm, tercih ettiği ekoller oldu; ilk dönemlerinde hayran olduğu mistik ve romantik ustaların yerini giderek Marinetti, Tzara, Apollinaire gibiler aldı. Bu art arda devinimlerin kargaşasında, giderek kendi yolunu çizdi. Çabalarının ilk meyvesini 1942 yılında, şair arkadaşı Haygazun Kalustyan'la birlikte çıkardığı Türkçe Balkıs kitabıyla verdi.
Ancak ne yazık ki ömrü kısa oldu. İkinci Dünya Savaşı'nın zorlu koşullarında, fakir bir ailenin çocuğu olarak yakalandığı hastalığa direnmek kolay değildi. 26 Şubat 1946'da, tedavi gördüğü Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi'nde, yirmi altı yaşında hayatını kaybetti. Son dileği, kendisi gibi genç yaşta hayatını kaybetmiş büyük şair Misak Medzarents'in Balıklı Ermeni Mezarlığı'ndaki kabrinin yanına gömülmekti. Bir grup arkadaşı, 1948'de Ermenice ilk şiir derlemesi Ore Or'u (Günden Güne), geliriyle Cancikyan'a bir mezar hazırlamak amacıyla yayımladılar. Böylece, son dileği, birkaç yıl gecikmeli de olsa, 1952'de yerine geldi ve Cancikyan, Medzarents'in yanına gömülmüş oldu.
Ömrü kısa olan Cancikyan, az zamanda ürettikleriyle yeni Ermenice şiirin en önemli temsilcilerinden biri oldu.
Evrensel C. Hakkı Zariç 24.04.2016
K24 Ali Bulunmaz 14.04.2016
Radikal Kitap Yücel Kayıran 08.04.2016
Agos Karin Karakaşlı 11.03.2016