115,00 ₺
Etiket Fiyatı: 230,00 ₺
Türkiye’nin en uzun soluklu tiyatro dergisi Kulis’i tam elli yıl boyunca yayımlayan Hagop Ayvaz ömrünü tiyatroya adamıştı. Sahneye ilk kez 1920’lerde çıkan, Cumhuriyet’in ilk yıllarından 2000’lere dek Türk ve Ermeni sanatçıların sahneye koyduğu neredeyse tüm oyunları bizzat izleyen, dergisiyle sahne sanatlarının nabzını tutan Ayvaz, Türkiye tiyatro tarihinin hazine sandıklarından biriydi.
Kendisi de oyunculuk yapan, oyunlar yöneten ve genç oyuncular yetiştiren Ayvaz, 1999-2001 yılları arasında Agos gazetesinin Ermenice sayfalarında yayımladığı iki yazı dizisiyle rol arkadaşlarını ve tiyatro hatıralarını anlatmış, unutulmaya yüz tutmuş kişi ve olayları yazıya dökerek ölümsüzleştirmişti.
Ustaları Aşod Madatyan ile Bedros Baltazar’dan Krikor ve Lusi Hagopyan’a, Knar Sıvacıyan’dan Zaruhi Değirmenciyan’a, Naşit Özcan’dan Sait Köknar’a, Şavarş Boğos Karakaş’tan İrma Toto Karaca’ya onlarca sanatçının meslektaşı ve yakın dostu olarak bu anıları kaleme alan Hagop Ayvaz, Sahne Arkadaşlarım’la bizlere eşsiz bir tanıklık sunuyor.
Yazar, oyuncu, yayıncı. Türkiye’nin en uzun soluklu tiyatro dergisi Kulis’i elli yıl boyunca çıkararak sahne sanatlarına büyük hizmette bulunmuş, farklı kuşaklardan sanatçılar arasında bir köprü görevi üstlenerek 20. yüzyılda İstanbul kültür sanat hayatına damgasını vuranlardan biri olmuştur.
1911’de İstanbul Langa’da doğdu. Babasının adı Garabed Ayvazyan, annesinin adı Hıripsime Mayısoğlu’ydu. Kunduracılık yapan babası o henüz sekiz yaşındayken vefat etti. İlkokula Topkapı Surp Nigoğayos Kilisesi’nin yanındaki, halen faal olan Levon Vartuhyan okulunda başladı. Daha sonra Taksim’deki Esayan okuluna devam etti. Orada, Bartevyan, Panosyan, Sultanyan, Gurdikyan Efendiler ve Pıdeyan kız kardeşler gibi dönemin önde gelen eğitimcilerinden dersler aldı. Ortaokulu bitirdikten sonra mesleğe atıldı. Annesinin ikinci eşi Krikor Bükücüyan’ın yanında, Beyazıt, Çatal Han’da kunduracı çırağı olarak çalışmaya başladı. Orada, Harutyun Samurkaş adında sayacı bir genç sayesinde Krikor Hagopyan’ın Narlıkapı’daki Şark Tiyatrosu ile tanıştı. 1929’da ilk defa Değirmencinin Kızı operetinde korist ve figüran olarak görev aldı. Daha sonra aynı sahnede, bu kez Jerfin ve Aram Elmas’ın kumpanyasıyla İki Ahbap Çavuş oyununda rol aldı. Daha sonra Boğos Savarş Karakaş’ın grubuna geçtı. Kara Değirmen Cinayeti adlı oyunda Vahram ve kız kardeşi Nektar Balıkçıyan, ustası Bedros Baltazar ve Jerfin Elmas ile birlikte sahne aldı.
Cumhuriyet’in başlangıcından 1946’ya kadar Ermenice oyun sahnelemek yasak olduğundan o tarihe dek sadece Türkçe oyunlar oynamak mümkündü ve pek çok Ermeni tiyatrocu da sahne yaşantısını Türkçe oyunlarla sürdürüyordu. O yıllarda oyunlar genellikle İstanbul’un çeşitli semtlerinde, yazın Büyükdere Hafız Ahmet’in Bahçesi’nde, Talimhane’de Altıntepe Bahçesi’nde, Yenişehir’de Kuşdili Tiyatrosu’nda, Üsküdar’da Beyleroğlu Bahçesi’nde, kışın ise Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda (eski Fransız Tiyatrosu), Şehzadebaşı Millet Tiyatrosu’nda ve Pangaltı’da İnci Tiyatrosu’nda sahneleniyordu.
1936’da Bahçekapı’daki Celal Bey Han’da Faik Gültekin isminde bir komisyoncunun yanında çalışmaya başladı. O günlerde Antranik Balayan’ın kızı, 1916 doğumlu Arşaluys Balayan’la tanıştı. Arşaluys da küçük yaşta babasını kaybetmiş, ikinci babası Eğinli Mıgırdiç Manukyan’la yaşıyordu. Hagop ve Arşaluys 1937’de evlendiler, kendilerine dört torun verecek Garo ve Suzan adında iki çocukları oldu.
1935’te yazar Ara Aginyan aracılığıyla Jamanak gazetesi yöneticileriyle tanıştı ve orada “Domsagner” (Biletler), “Cbur” (Cırcırböceği), “Mimos” (Pantomimci) takma adlarıyla tiyatro yazıları yazmaya başladı. Yine 1935’te Afyonkarahisar’da bir buçuk yıl süren askerlik hizmetine başladı. Daha sonra “Üç Sınıf” denilen uygulama sırasında Hadımköy’de ikinci kez askere alındı. Son olarak da, İkinci Dünya Savaşı sırasında gayrimüslim erkekler “Yirmi Sınıf” askerliğine alındığında Yozgat’ta istihkam taburuna, sonra da Karaman’a yol yapımına gönderildi. Askerlik günlerinde çadırlarda mukavvadan yaptığı kuklalarla Karagöz-Hacivat oynattı. Ardından ordu komutanları için piyesler sahnelemeye başladı. Tıtumi Vacaraganı-Vardalabumba (Kabak Tüccarı) komedisini Türkçeye çevirip dizgici ve sahne arkadaşı Zareh Arşag’la birlikte sahnelediler.
Pek çok oyunda rol aldı: Arşın Mal Alan, Hamlet, Demirhane Müdürü, Namus İçin, Othello bunlardan bazılarıdır. 1950’den itibaren Esayan Okulundan Yetişenler Derneği’nde Pokr taderakhump-Küçük Kumpanya adında bir grup kurdu ve yönetmenliğini üstlendi. Burada ilk olarak Galip Arcan’ın Lütfen Kesmeyiniz oyununu sahneye koyduktan sonra, Hagop Baronyan’ın Medzabadiv muratsganner-Haşmetli Dilenciler, Krem Simon’un Hars u gesur-Gelin Kaynana ve Dayı Garabed, Reşat Nuri Güntekin’in Tristan Bernard’dan çevirip uyarladığı Çifte Keramet gibi birçok Ermenice ve Türkçe oyunu yönetti. Son oyunu kendi yazdığı Son Perde’ydi. Aşod Madatyan bu piyesi Ermeniceye Şaderen megı-Çoklardan Biri adıyla çevirdi ve oyun birçok kez sahnelendi.
Zareh Arşag ve Galata Billur Sokak’ta birlikte bir matbaa işlettikleri Nazaret Donikyan 1946’da ona bir mizah dergisi yayımlamayı önerdi, böylece Kulis’in temeli atıldı. Babıali ressamlarından Berc Gürten derginin kapağını ve aynı zamanda meşhur karakteri Lutsika Dudu’nun bir portresini hazırladı. İlk Kulis ikinci hamur kâğıda, 16 sayfa olarak ve 500 tirajla yayımlandı. Bir müddet sonra Ayvaz dergiyi tek başına çıkarmaya başladı, tiraj 2500’e ulaştı. Yıllar içinde derginin Cağaloğlu yokuşunda bir matbaası oldu. 1950’den itibaren Hagop Ayvaz, Ermeni topluluklarının yaşadığı Suriye, Lübnan, Irak, İran, Yunanistan, Mısır gibi ülkelere yolculuk ederek dergiye yeni aboneler kazandırdı. Tiyatro, sinema ve çeşitli sahne sanatlarına geniş yer ayıran, inceleme yazılarının yanı sıra popüler konulara da yer veren, bol görselli, hareketli tarzıyla Kulis keyifle okunan ve aranan bir yayına dönüştü, Ayvaz’ın adı onyıllar içinde dergisiyle özdeşleşti.
Kulis son olarak Aralık 1996’da yayımlandı ve ellinci yılını doldurduktan sonra yayıma son verdi. Artık seksen beş yaşına gelmiş olan Ayvaz, yazılarına aynı yıl kurulan Agos gazetesinde devam etti. 2006’da hayatını kaybedene dek bu gazetenin Ermenice ve Türkçe sayfalarında köşe yazıları ve yazı dizileriyle yer aldı. 2002’de eşi Arşaluys’u kaybetti, evliliklerinde altmış beş yılı geride bırakmışlardı. 2003 yılında, İstanbul Ermenilerinin yok olmakta olan günlük Ermenicesini ustalıkla kullanarak dikkat çeken sivri dilli Lutsika Dudu serisinden bir seçki Aras Yayıncılık tarafından basıldı. 1997’de Türkiye Yazarlar Birliği’nin Basın Hizmet Ödülü’ne, 2005’te ise Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin Onur Ödülü’ne değer görüldü. Osmanlı ve Türkiye tiyatro hafızası için eşsiz nitelikte olan binlerce eser, fotoğraf ve görselin bulunduğu çok katmanlı arşivi, özellikle Sarkis Seropyan ve Barkev Balımyan’ın çabalarıyla koruma altına alındıktan sonra bugün Hrant Dink Vakfı tarafından araştırmacıların kullanımına sunulmuştur. 29 Eylül 2006’da, 95 yaşında hayatını kaybeden Ayvaz, Feriköy Surp Vartanants Ermeni Kilisesi’nde düzenlenen törenin ardından Şişli Ermeni Mezarlığı’nda, sağlığında Erol Sarafyan’a hazırlattığı mezarda toprağa verildi.