210,00 ₺
Etiket Fiyatı: 420,00 ₺
Aslan Kadının Mirası, Arlene Voski Avakian’ın, Amerika’da geleneksel bir Ermeni aileden gelip bir kadın ve feminist olarak kendini inşa edişinin zorlu serüvenini anlatıyor. 1915’te soykırımdan sağ kurtulmuş bir ailenin üçüncü kuşaktan torunu olan Avakian, geleneksel orta sınıf değerlerle donanmış bir ortamda yetiştikten sonra kişiliğini, kimliğini arama ve bulma mücadelesini adım adım ilerleyerek aktarıyor metinde. Sahiciliği yazarın her an kendini sorgulayan samimiyetinden ileri gelen bu anlatıda Avakian, çevresinde örülmüş olan toplumsal hayatın ona aktardığı değerlerin hakikiliğini sorgularken, kişisel ve toplumsal güç ilişkilerinin ve bunların üzerini örten türlü riyakârlıkların da maskesini düşürüyor. Avakian, metin boyunca ataerki ve ırk ayrımcılığıyla çevrelenmiş koşullar altında kadınların ve farklı gruplardan ezilenlerin nasıl baskı altına alındığını günden güne fark edişini ve bununla mücadele ede ede toplumsal cinsiyet, cinsellik, kimlik meselelerindeki özgün duruşunu nasıl oluşturduğunu tarif ediyor. Kadın, eş, anne olarak kendisinden beklenenler ve kendisine çizilen sınırlarla kendi yapmak istedikleri arasındaki uçurum karşısında dehşete düşüp başta bocalayan, ancak zamanla özgün yolunu bulan ve o yolda yürüdükçe kendisine benzer arayışlarda olan insanlarla da buluşan Avakian, bu heyecanlı yolculuğu, 1915’te çok güç koşullar altında hayatta kalmış anneannesinin hatırasına hürmeten de paylaşıyor okurla. Kastamonu’dan Amerika’ya uzanan yolculuğunda ölümlerden sağ kurtulan “Aslan” anneanne Elmas Tutuyan’ın mirasına sahip çıkarak, onun şahsında kadınlara ve tüm direnenlere gülümseyen Avakian, yaşadığı hayat ve Aslan Kadının Mirası’yla, pek çoğumuza ilham verecek.
Bundan yirmi beş yıl önce, İstanbul’daki bir yayınevinin Aslan Kadının Mirası’nı Türkçeye çevirip yayımlayacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Anneannem Elmas Tutuyan, 1915’te Kastamonu’da yaşadıklarını anlattıktan sonra arkasına yaslanmış, gözlerimin içine bakarak hikâyesini “bütün dünyaya anlatmamı” istemişti. O zamanlar kimselere anlatmak istememiştim. Kendimi zaten Amerikan toplumunda “derkenarda kalmış” hissediyordum. Bu hikâyeyi başkalarına anlatmak, onu ailemin geçmişinin bir parçası olarak kabul etmek, beni daha da dışarı iter gibi geliyordu. Anneannemin hikâyesi, uzun yıllar boyunca içimde üstü örtülü vaziyette kaldı. Büyürken, onun hikâyesinin benimkiyle iç içe geçmemesi için ne kadar direnirsem direneyim, otuzlu yaşlarıma geldiğimde artık Elmas’ın hikâyesinin hayatımdaki merkezi rolünü kabul etmiştim. Aslan Kadının Mirası 1992’de yayımlandığı zaman, nihayet anneannemin bana verdiği görevi yerine getirmiş ve hikâyesini “dünyaya” anlatmıştım ama şimdi Elmas’ın hikâyesinin doğduğu ve çocuklarını dünyaya getirdiği ülkede anlatılıyor oluşu, beni hem büyük bir hayrete düşürüyor, hem de içimi sevinçle dolduruyor. Elmas’ın hikâyesi bu kitapla anayurduna dönüyor.
Massachussetts Üniversitesi - Amherst’te Onursal Profesör ve Kadın, Toplumsal Cinsiyet, Cinsellik Çalışmaları Bölümü’nün kurucusu ve eski başkanıdır. Lion Woman’s Legacy: An Armenian American Memoir (1992) kitabının yazarı, Through the Kitchen Window: Women Explore the Intimate Meaning of Food and Cooking (1997) kitabının editörüdür. African American Women and the Vote 1837-1965 (1997) ve From Betty Crocker to Feminist Food Studies: Critical Perspectives on Women and Food (2005) kitaplarının editörlerindendir. Şu anda, Ayşe Gül Altınay ve Fethiye Çetin’le birlikte, hafıza ile toplumsal cinsiyet, ırk/etnisite ve sınıf arasındaki kesişimlere odaklanan söyleşilerin yer alacağı bir kitap üzerine çalışıyor.
1+1 Forum Melike Koçak 19.07.2020
Bianet Eser Köker 19.07.2020
K24 Feryal Saygılıgil 09.07.2020
Bianet Ayşe Gül Altınay 26.04.2020